Genel

Mehir Nedir? Ne Zaman ve Ne Kadar Verilir?

Mehir Nedir, Ne Zaman ve Ne Kadar Verilir?

Mehir Nedir? İslam hukukunda evlilik akdinin bir sonucu olarak erkeğin eşine vermesi gereken para veya mal anlamına gelir​. Nikâh sırasında veya evlilik süresince kadına karşılıksız olarak verilen ya da verilmesi taahhüt edilen bu hediye, kadının malvarlığına girer ve kendi hakkı olur​​. Kur’an-ı Kerim’de evlenen erkeğin kadına mehir vermesi emredilmiş, haksız şekilde geri alınması yasaklanmıştır (Nisâ 4/4, 4/20)​. Mehir, halk arasında “dini nikah parası” olarak da bilinse de kesinlikle başlık parası (aileye verilen para) değildir – mehir doğrudan kadına verilir ve başlık parası İslam’da haram kabul edilir​​. Türk Medeni Kanunu’nda mehir ile ilgili bir hüküm yoktur; ancak taraflar evlenirken kendi aralarında mehir konusunda anlaşırlarsa, bu anlaşma hukukça yasaklanmış bir unsur içermediği sürece geçerli sayılır​. Nitekim Yargıtay içtihatlarında, eşlerin yaptığı mehir anlaşmaları bağışlama vaadi (ileride yapılacak karşılıksız bir bağış sözü) olarak değerlendirilmekte ve kadının mehir alacağı koruma altına alınmaktadır​. Özetle, mehir ne dini açıdan ne de hukukî açıdan evliliğin zorunlu geçerlilik şartı değildir; mehir verilmemiş olsa bile nikâh geçerli olur, ancak İslam’a göre kadın yine de uygun bir mehre hak kazanır​.

Mehir Ne Zaman Verilir?

Mehir, nikâh anında peşin verilebileceği gibi daha sonra ödenmek üzere de kararlaştırılabilir. Eşler mehir için bir ödeme zamanı belirleyebilir; örneğin nikah sırasında bir kısmı hemen verilip kalanının boşanma veya belirli bir süre sonra ödenmesi konusunda anlaşabilirler. Peşin mehir (mehr-i muaccel), nikâh kıyılırken veya hemen ardından kadına ödenen kısımdır. İslam hukukuna göre kadın, kararlaştırılan peşin mehri almadan evlilik birliğinin fiilen başlamasını erteleme hakkına sahiptir​. Vadeli mehir (mehr-i müeccel) ise daha ileri bir tarihte veya belirli bir şart gerçekleşince ödenecek mehir anlamına gelir​. Eğer mehirin ödeneceği zaman sözleşmede belirlenmemişse, bu durumda dinî hükümlere göre mehir en geç nikahın sona ermesiyle (yani boşanma veya ölüm halinde) muaccel hale gelir ve ödenmesi gerekir​. Başka bir deyişle, vadeli mehir için özel bir vade konmamışsa boşanma gerçekleştiğinde kadının mehir alacağını hemen talep etme hakkı doğar; benzer şekilde koca vefat ederse kadının mehir hakkı kocanın mirasından ödenmek üzere kesinleşir​. Uygulamada pek çok çift, mehirin büyük kısmını vadeli (örneğin boşanma anında ödenecek) olarak belirlemektedir. Ancak kadının istemesi halinde vadesi gelmemiş mehirin erken ödenmesi de tarafların rızasına bağlıdır. Türk hukukunda, mehir alacağı vadesi gelmeden (örneğin evlilik sürerken) dava yoluyla istenemez; vade boşanma veya ölüm ile geldiğinde kadının bu alacağı talep hakkı doğar​.

Mehir Ne Kadar Olmalı?

Mehirin miktarı, tarafların karşılıklı rızasıyla belirlenir ve dinen asgari veya azami kesin bir sınır bulunmaz. İslam hukukunda, Hz. Peygamber kolay evlilik için mehirde aşırılığa gidilmemesini tavsiye etmiştir; bu nedenle mehir miktarı makul ve evlilik için engel olmayacak düzeyde olmalıdır. Hanefi mezhebi klasik fıkıh kitaplarında en az mehir miktarını yaklaşık 10 dirhem gümüş (tarihi değeriyle iki koyun bedeli) olarak belirtmiştir​. Diğer mezheplerde ise bu tür bir alt sınır yoktur ve aslında tüm mezhepler mehirde üst sınır olmadığında hemfikirdir​. Kur’an’da mehir için yüksek miktarlar verme ihtimaline değinilerek “Bir eşe kantar dolusu mehir vermiş olsanız bile ondan hiçbir şeyi geri almayın” buyurulmuştur (Nisâ 4/20)​. Bu da, mehirin yüksek tutarda olabileceğini fakat erkeğin haksız biçimde geri almaya kalkışmaması gerektiğini gösterir. Önemli olan, mehirin çiftin ekonomik durumuna uygun, kadının hakkını gözeten ancak evliliği zorlaştırmayacak bir seviyede belirlenmesidir. Örneğin çok yüksek meblağlar söz verip sonra ödememek kadının mağduriyetine yol açabilir; bu yüzden erkeğin imkânlarını aşmayacak ama kadının da değerini ortaya koyacak dengeli bir tutar tercih edilmelidir. Eğer nikâh esnasında mehir miktarı belirlenmezse, İslam hukukuna göre kadın yine de “mehr-i misil” adıyla akrabalarından ve emsal durumdaki kadınların evliliklerinde aldıkları ortalama mehir miktarına hak kazanır​. Türkiye’de uygulamada mehir miktarları oldukça çeşitlidir: Kimi çiftler sembolik olarak 1 lira ya da bir adet altın gibi küçük bir meblağ yazarken, kimileri yüksek miktarda nakit para, dairе veya arsa gibi kıymetli malları mehir olarak belirleyebilmektedir. Sonuç olarak, mehir için sabit bir “doğru rakam” yoktur; çiftin kendi durumlarına ve beklentilerine göre, dinî tavsiyeleri de göz önüne alarak uygun gördükleri bir değerde anlaşmaları gerekir.

Mehir Örnekleri

Mehir olarak maddi değeri olan her şey kararlaştırılabilir​. Geleneksel olarak altın ve para en yaygın örneklerdir. Örneğin mehir olarak 50 gram altın, 10 Cumhuriyet altını veya belirli bir miktar nakit para belirlenebilir. Yine sıkça, özellikle dindar çiftler arasında, hac veya umre ziyareti, bir Kur’an-ı Kerim ve seccade, ya da dini içerikli kitap seti gibi manevi değeri de olan şeyler mehir olarak istenir. Değerli takı ve mücevherler (bilezik, gerdanlık vb.) de mehir kapsamında olabilir​. Hatta İslam tarihinde, erkeğin imkânı yoksa manevi bir hizmet veya bilgi karşılığında mehirin gerçekleştiği örnekler vardır; nitekim bir hadisede Peygamber Efendimiz, hiç malı olmayan bir sahabenin evleneceği kadına mehir olarak öğreteceği Kur’an bilgisini yeterli görmüştür. Önemli olan, mehir konusu edilen şeyin ekonomik bir değer taşıması ve kadının rızasıyla belirlenmesidir. Mehir kural olarak kadının kendisine verilir, ailesine değil​. Bu yönüyle, bazı yörelerde görülen kız tarafına ödeme yapma adeti olan başlık parası ile karıştırılmamalıdır. Hatta İslam literatüründe “başlık parası almak haramdır” şeklinde açık ifadeler bulunur​. Uygulamada, düğünde kadına takılan ziynet eşyaları çoğu zaman mehirin peşin kısmını karşılar gibi değerlendirilir; yani erkek, eşine takılan altınları mehir niyetiyle bırakır ve bu takılar kadının kişisel malı sayılır​. Örnek mehirler: “10 adet cumhuriyet altını (2’si peşin, 8’i boşanma halinde)”, “50.000 TL nakit (tamamı nikâhta peşin)”, “1 adet bilezik peşin + bir adet hac yolculuğu boşanma durumunda”, “evlendikten sonraki ilk yıl içinde 5 bilezik” gibi çeşitli kombinasyonlar mümkündür. Görüldüğü üzere mehirin içeriği esnek olup çiftlerin anlaşmasına kalmıştır, ancak belirtilen vaatler hukuk ve ahlâk sınırları içinde olmalıdır​.

Mehir Ödenmezse Günahı Nedir?

Mehir, dinen kadının vazgeçilmez hakkı sayıldığından, mehirin kasten ödenmemesi veya geciktirilmesi kul hakkı ihlali olarak görülür. Nikâh sırasında taahhüt edilen mehir, erkeğin borcudur; bunu vermemek adaletsizlik ve günah sayılır. Kur’an, “Kadınlara mehirlerini gönül hoşnutluğu ile verin” buyurarak mehirin ödenmesini açıkça emreder (Nisâ 4/4) ve haksız yere mehirden vazgeçilmesini yasaklar​. Eğer bir erkek, eşini boşadıktan sonra kadının mehir alacağını ödemezse, bu davranış ciddi bir vebal olarak nitelendirilir. İslam âlimleri, boşadığı kadına mehrini vermemenin ahirette şiddetli azaba neden olacağını bildirmişlerdir​. Zira mehir, kadının alın teri gibi hak ettiği bir bedeldir ve ödenmemesi durumunda hesap günü erkeğin sorumluluğuna yazılacaktır. Peygamber Efendimiz de borçların (mehir de dâhil) ahirette mutlaka ödeneceğini, bu dünyada ödenmemiş hakların orada sahibine verileceğini bildirmiştir. Dolayısıyla mehir ödememek, dini açıdan büyük bir günahtır ve mümkün olan en kısa sürede ödenerek helalleşilmelidir. Ayrıca mehir borcu, erkeğin vefatı halinde de ortadan kalkmaz: Erkek ölürse henüz ödenmemiş mehir miktarı onun terekesinden (miras malvarlığından) ayrılıp eşine verilmelidir; eğer kadın ölürse, alacağı olan mehir kadının mirasçılarına ödenmek zorundadır​. Bu hükümler, mehirin ne kadar ciddi bir yükümlülük olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, mehir borcunu ödememek dini bakımdan ağır bir vebal olup, erkeğin hem bu dünyada kul hakkına girmesine hem de ahirette hesap vermesine yol açar. Bu nedenle nikâh esnasında belirlenen mehirin zamanında ve eksiksiz ödenmesi, ödenemeyecek durumdaysa da kadınla anlaşarak helallik alınması gerekir.

Kadın Hangi Durumlarda Mehir Alamaz?

Normal şartlarda, sahih (geçerli) bir evlilik akdi gerçekleştiğinde kadın mehir hakkını kazanır ve evlilik sona erse de bu hak korunur. Ancak bazı istisnai durumlarda kadın mehire hak kazanamaz veya mehirin tamamını alamayabilir:

  • Kadının mehirden kendi isteğiyle vazgeçmesi: Evlilik sırasında veya sonrasında kadın, gönüllü olarak “mehrimi sana bağışladım” diyerek mehir talebinden vazgeçebilir. İslam hukuku kadına bu hakkı tanır; kadın rızasıyla mehri kocasına hibe ederse artık mehir alacağını isteyemez. Örneğin, kadın evlilik sürecinde kocasına “mehri sana helal ediyorum” dediyse, bu durumda kocanın mehir ödeme yükümlülüğü dini açıdan düşer. (Not: Nikâh esnasında mehirin verilmeyeceği yönünde bir anlaşma yapılmışsa bile bu şart batıldır, kadın sonradan mehir istememe kararı almadıkça hakkı saklıdır​.)
  • Evlilik hiç başlamadan veya zifaf olmadan bozulursa: Eğer nikâh kıyıldıktan kısa süre sonra cinsel birliktelik gerçekleşmeden boşanma olursa, İslam’a göre kadının belirlenmiş mehirin yarısını alma hakkı vardır​. Kur’an’da “Kadınlara dokunmadan (zifafa girmeden) onları boşarsanız belirlediğiniz mehirin yarısını veriniz” buyurulur (Bakara 2/237)​. Dolayısıyla nişanlılık döneminde veya evliliğin başında ayrılık olursa kadın mehirin tamamını değil, yarısını alır. Eğer nikâh yapılırken hiç mehir konuşulmamışsa ve zifaf olmadan boşanma gerçekleşmişse, bu durumda erkeğin mehir niteliğinde olmasa da örfe uygun gönül alıcı bir hediye (mut’a) vermesi dinen tavsiye edilir; ancak kadın belirli bir mehir alacağı talep edemez. Özetle, evlilik gerdeğe girmeden son bulursa kadın tam mehir yerine en fazla yarı mehir alabilir veya hiç alamayabilir (mehir baştan yoksa).
  • Evliliğin geçersiz olması veya kadının ağır kusuru: Dinî açıdan fasit (geçersiz) sayılan bir evlilik söz konusu ise –örneğin evlenme engeli bulunan akrabalar arasında yanlışlıkla nikah kıyılmışsa– kadının mehir hakkı duruma göre değişir. Eğer evlilik baştan hükümsüz ise ve birliktelik gerçekleşmemişse kadın mehir talep edemeyebilir. Yine aşırı ender bir durum olarak, kadın evlilik devam ederken mürted olursa (dinden çıkarsa) veya evliliği haram kılacak bir suç işlerse (örneğin kocasının babasıyla gayri meşru ilişki kurarak hurmet-i müsahere engeli oluşturursa), bu kadının kendi fiiliyle evliliği bitirdiği kabul edilir. Böyle durumlarda peşin belirlenen mehir henüz verilmemişse verilmez; ödenmemiş vadeli mehir de istenemez​. Koca herhangi bir kusuru olmaksızın evlilik kadının bu davranışı yüzünden bittiği için, kadın mehir hakkını kaybeder denilebilir. (Bu gibi durumlar fevkalade nadirdir ve İslam hukukunun istisnai hükümleridir.)
  • Mehir anlaşmasının (senedinin) bulunmaması veya ispat edilememesi: Türk hukuk sisteminde, kadının mehir alacağını talep edebilmesi için bunu kanıtlayabilir olması gerekir. Sadece imam nikâhında sözlü olarak mehir konuşulmuş fakat yazılı bir mehir senedi düzenlenmemişse, boşanma sonrasında kadının mahkemede mehir talebini ispatlaması neredeyse imkânsız hale gelir. Zira Türk Medeni Kanunu’na göre belli bir miktar paranın vaat edildiği iddiası tanıkla ispat edilemez; yazılı belge gerekir​. Bu durumda kadın dinen hakkı olan mehri manevi olarak talep etse bile, koca ödemezse devlet zoruyla aldırması mümkün olmayabilir. Yani resmi nikâh yapıp da mehir için ayrıca yazılı anlaşma yapmamış çiftlerde, kadın boşanma halinde hukuken mehir alamaz (ancak koca kendi rızasıyla verirse ayrı). Bu nedenle evlenirken mehir kararlaştıran çiftlerin bunu yazılı hale getirmeleri çok önemlidir.
  • Mehir anlaşmasının geçersiz sayılması (kamu düzenine aykırılık vs.): Bazen eşler aşırı veya şartlı mehir anlaşmaları yapabilir ve bu anlaşmalar mahkemece geçersiz kabul edilebilir. Örneğin, “koca boşarsa astronomik bir tutar öder” şeklinde, boşanma hakkını fiilen engelleyici bir mehir şartı kamu düzenine aykırı görülebilir​. Yargıtay, bazı kararlarında mehir senedini tarafların boşanmama yönünde baskı unsuru haline gelmişse geçersiz saymıştır. Benzer şekilde, mehir senedinde kanuna veya genel ahlâka aykırı bir unsur varsa (örneğin mehir olarak yasadışı bir şey vaadi gibi) senet hükümsüz olacaktır​. Bu hallerde kadın mehir talep edemez, çünkü ortada geçerli bir mehir borcu doğmamış kabul edilir.

Yukarıdaki istisnalar dışında, geçerli bir evlilik yaşamış ve boşanmış bir kadının mehirini alamaması söz konusu değildir; mehir ödememek kocanın keyfî bir tercihi olamaz. Eğer kadın mehirini alamamışsa ve ortada yukarıdaki özel durumlardan biri yoksa, bu bir haksızlık göstergesidir ve kadın hem dini hem hukuki yollarla hakkını aramalıdır.

Mehir Senedi Nedir? Örnek Mehir Senedi

Mehir senedi, evlilik sırasında belirlenen mehir konusunda tarafların yaptıkları yazılı anlaşmadır. Daha spesifik tanımıyla, kocanın eşine belirli bir malı veya parayı mehir olarak vermeyi taahhüt ettiğini gösteren yazılı sözleşme belgesidir​. Bu belge, genellikle dini nikah esnasında veya öncesinde hazırlanır ve içerdiği meblağ/mal kadına boşanma halinde veya kararlaştırılan diğer zamanda ödenmek üzere kocanın borcu olarak kayıt altına alınır. Mehir senedinde belirtilen para, altın, mücevher veya diğer ekonomik değerler kadının kişisel malı sayılacağından, senet kocanın ileride yapacağı bir karşılıksız bağış vaadi niteliğindedir​. Türk Borçlar Kanunu’na göre bağışlama vaadi bazı şekil şartlarına tabidir; bu yüzden mehir senedinin hukuken geçerli olabilmesi için dikkat edilmesi gereken noktalar vardır​​. Aşağıda mehir senedi hazırlarken uyulması gereken başlıca hususlar listelenmiştir:

  • Yazılı ve imzalı olmalı: Mehir anlaşması mutlaka yazılı şekilde yapılmalıdır​. Mümkünse resmi bir belge haline getirilmesi için noterde onaylatılması faydalıdır. Erkek eşin imzası senette kesinlikle bulunmalıdır; aksi halde senedin hiçbir geçerliliği olmaz​. (Kadının ve şahitlerin imzası da ispat açısından güçlendirme amacıyla atılabilir.)
  • Mehirin konusu ve miktarı açıkça belirtilmeli: Senette, mehir olarak neyin verileceği ve miktarı net bir şekilde yazılmalıdır​. Örneğin “10 adet Cumhuriyet Altını mehir olarak verilecektir, bunun 2 adedi peşin, kalan 8 adedi boşanma halinde ödenecektir” gibi bir ifade bulunmalıdır. Belirsiz veya muğlak ifadeler mehir senedini geçersiz kılabilir​.
  • Ahlaka ve kanuna aykırı şart içermemeli: Mehir senedinde, kanunen yasaklanmış bir konu veya genel ahlak düzenine aykırı bir taahhüt olmamalıdır​. Örneğin mehir olarak yasal olmayan bir ürün vaat edilemez. Aynı şekilde “boşanma gerçekleşmezse mehir ödenmez” gibi kadının temel hakkını ortadan kaldıran şartlar da geçersiz sayılır.
  • Taşınır-taşınmaz ayrımına dikkat edilmeli: Eğer mehir olarak belirlenen şey para, altın, araç, eşya gibi taşınır bir mal ise, basit yazılı senet yeterlidir​. Ancak ev, arsa gibi taşınmaz bir mal mehir olarak vaat ediliyorsa, bu vaadin resmi şekilde yapılması (tapuda resmi senetle) zorunludur​. Taşınmazın devri resmi şekle tabi olduğundan, salt kağıda yazmak hukuken yeterli kabul edilmez​. Bu noktaya özellikle dikkat edilmelidir.
  • Şahit ve kefil tavsiye edilir: Kanunen mehir sözleşmesi için şahit zorunlu olmasa da, senedin iki şahit imzasıyla ve hatta bir kefil imzasıyla desteklenmesi ispat gücünü artırır​. Böylece ileride koca “ben böyle bir söz vermedim” diyemez, demeye kalksa bile yazılı ve imzalı güçlü bir belge karşısında iddiası dinlenmez.

Yukarıdaki şartlar sağlanırsa mehir senedi geçerli bir borç doğurur ve kadın için güvence oluşturur​​. Örnek bir mehir senedi şöyle olabilir:

“Bu belge, [erkek] Ahmet K. ile [kadın] Ayşe Y.’nin evliliği kapsamında kararlaştırılan mehir hakkındadır. Ahmet K., Ayşe Y.’ye mehir olarak 50 gram 22 ayar altın vermeyi kabul etmiştir. Bu mehirin 10 gramı nikâh akdi sırasında peşin olarak verilmiş olup, kalan 40 gram altın Ayşe Y.’nin talebi üzerine en geç boşanma veya eşlerden birinin vefatı halinde ödenecektir. Ahmet K., belirtilen mehir borcunu kayıtsız şartsız üstlendiğini beyan eder.
Tarih: 01.05.2025
Ahmet K.’nın imzası: __________ Ayşe Y.’nin imzası: __________
Şahitler: Mehmet D. (imza), Fatma B. (imza)”

Yukarıdaki gibi bir senette, mehirin türü, miktarı ve ödeme koşulu netleştirilmiştir. Bu belge sayesinde Ayşe, ileride boşanma olduğunda mehir alacağını kolayca ispatlayabilir. Mehir senedi bulunması halinde, boşanma davasında hakim bu borcun varlığını dikkate alarak karar verebilir ve mehirin ödenmesine hükmedebilir​. Hatta geçerli bir mehir senedi ile kadın, boşanma sonrasında mahkemeye gitmeden doğrudan icra takibi başlatarak mehirini tahsil yoluna gidebilir​. Unutulmamalıdır ki, mehir senedi kadına boşanma anına kadar doğmuş bir alacak hakkı vermez, bir nevi koşullu borç ilişkisi kurar; ancak boşanmayla veya kararlaştırılan vadenin gelmesiyle birlikte bu alacak tam olarak talep edilebilir hale gelir​.

Mehir senedinin geçerliliği, yukarıda sayılan şekil şartlarına uyulmasına bağlıdır. Şekil eksikliği varsa (örneğin senet imzasız ise veya taşınmaz vaadi noter-tapu işlemiyle yapılmamışsa), mahkeme “şekle aykırılık” nedeniyle mehir talebini reddedecektir​. Bu yüzden çiftlerin mehir senedini mümkün mertebe usulüne uygun ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde hazırlaması önem taşır​. Doğru hazırlanmış bir mehir senedi, kadına gerektiğinde 10 yıl içinde (genel zamanaşımı süresi) mehirini talep etme imkânı verir​. Bu süre, boşanma kararının kesinleşmesinden veya ölüm halinde ölüm tarihinden itibaren başlar ve içinde dava açılmazsa alacak zamanaşımına uğrar​.

Özetle, mehir senedi evlilikte kadının ekonomik haklarını güvence altına alan faydalı bir belgedir. Evlenecek çiftler mehir konusunda anlaşıyorlarsa, bu anlaşmayı yazılı bir senede dökerek hem ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önüne geçebilirler hem de kadının hakkını hukuk önünde de koruyabilirler.

Mehirin Türleri: Muaccel (Peşin) ve Müeccel (Vadeli)

İslam hukukunda mehir, ödenme zamanına göre iki türe ayrılır:

  • Mehr-i Muaccel (Peşin Mehir): Nikâh akdi yapılırken hemen ödenen mehir türüdür. Peşin mehir, genellikle evlilik töreni sırasında takılan ziynet eşyaları veya verilen para olarak kendini gösterir. Kadın, mehr-i muaccel’i teslim almadan evlilik birlikteliğini başlatmama hakkına sahiptir​. Örneğin nikâhta 5 bilezik peşin mehir kararlaştırılmışsa, kadın bu bilezikleri almadan kocanın evine gitmek zorunda değildir. Peşin mehir, kadının evlilik başında ekonomik güvenceye sahip olmasını sağlar.
  • Mehr-i Müeccel (Vadeli Mehir): Evlilik esnasında belirlenip ileri bir tarihte veya belirli bir şartla ödenmesine karar verilen mehir türüdür​. Mehr-i müeccel’in ödeme vakti genellikle boşanma anı, eşlerden birinin ölümü ya da tarafların kararlaştırdığı başka bir süredir. Taraflar açıkça bir vade belirleyebilir (örneğin “evliliklerinin 5. yılında ödenecek” gibi)​. Eğer net bir vade belirtilmemişse, mehr-i müeccel evliliğin sona ermesiyle (boşanma veya ölüm halinde) muaccel hale gelir, yani vadesi gelmiş borç halini alır ve ödenmesi gerekir​. Vadeli mehir, evlilik boyunca adeta kadının alacak hanesinde duran bir güvence gibidir; boşanma durumunda kadının mağdur olmamasını amaçlar. Örneğin bir sözleşmede “10 cumhuriyet altını mehir, boşanma halinde ödenecek” denmişse, bu altınlar evlilik süresince verilmez ancak boşanma gerçekleşirse koca tarafından ödenmelidir​. Müeccel mehir, kimi zaman yıllarca ödenmeden kalabilir; eğer evlilik ölümle son bulursa, koca ölürse kadına mirastan ödenir, kadın ölürse koca bu borcu kadının mirasçılarına öder​.

Uygulamada çoğu evlilikte mehirin bir kısmı muaccel, bir kısmı müeccel olarak belirlenir. Örneğin “2 adet bilezik peşin, 5 adet bilezik boşanma durumunda” şeklinde bir taksim yaygındır. Bu sayede hem kadına hemen bir hediye verilmiş olur hem de evliliğin ilerisi için kadına ek bir teminat sağlanır. Sonuç olarak, muaccel mehir kadının hemen teslim aldığı kısmı, müeccel mehir ise daha sonra alacağı kısmı ifade eder. Her iki tür de dini bakımdan bağlayıcıdır ve koca için borç niteliğindedir.

Mehir ile Nafaka ve Tazminat Arasındaki Fark

Mehir, nafaka ve tazminat, evlilik ve boşanma bağlamında sıkça gündeme gelen üç ayrı kavramdır. Bunlar birbirinden farklı hukuki özelliklere sahip olup, karıştırılmaması önemlidir:

  • Tanım ve Kaynak: Mehir, dini ve geleneksel bir kurum olup evlilik akdi sırasında kararlaştırılan ve kocanın karısına vermesi gereken bedeldir. Nafaka ise kanuni bir yükümlülük olarak, boşanma halinde maddi olarak zayıf durumda kalan eşe diğer eş tarafından ödenen geçim yardımını ifade eder. Tazminat (maddi veya manevi tazminat), boşanmaya sebep olan kusurlu tarafın, karşı tarafa verdiği zarar veya acı için ödediği bedeldir. Nafaka ve tazminat, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiş olup modern hukuk kaynaklıdır; mehir ise Medeni Kanun’da yer almaz, ancak tarafların anlaşmasına dayalı olarak hukuk sistemi içinde bağışlama vaadi şeklinde değerlendirilebilir​.
  • Taraflar ve Yön: Mehir, geleneksel olarak sadece erkek tarafından kadına verilir; kadın erkeğe mehir ödemez. Nafaka ve tazminat ise cinsiyet açısından tarafsızdır: Boşanma sonrası yoksulluk nafakası veya tazminat, hukuken kusursuz veya daha az kusurlu olan eşe verilir – bu kişi kadın da olabilir erkek de​. Fiiliyatta nafaka alan çoğunlukla kadın olsa da, prensip olarak erkek de nafaka talep edebilir (örneğin kadının geliri yüksek, erkeğinki düşükse). Mehirde böyle bir durum yoktur, kadın kocaya mehir vermez.
  • Zamanlama ve Koşullar: Mehir, evlilik yapılırken belirlenir ve evlilik sürerken kocanın borcu olarak var olur; ödenmesi genellikle evliliğin sonunda (boşanma veya ölüm) devreye girer. Nafaka ve tazminat ise boşanma gerçekleşirken gündeme gelir, evlilik esnasında değil. Nafaka alabilmek için kişinin boşanmada daha az kusurlu ve ekonomik olarak desteğe muhtaç olması gerekir; tazminat için de karşı tarafın boşanmada kusurlu olması ve diğer tarafa maddi/manevi zarar vermiş olması şartı aranır. Buna karşılık mehir için boşanmada kimin kusurlu olduğunun bir önemi yoktur – kadın tamamen kusurlu olsa bile (örneğin aldatan taraf olsa bile) mehirini almaya hakkı vardır, zira mehir evlilik başında belirlenmiş bir haktır. (Yalnız, yukarıda değindiğimiz aşırı uç durumlarda –kadının evliliği geçersiz kılacak suç işlemesi vs.– mehir hakkı düşebilir, bu genel kuralın istisnasıdır.)
  • Miktar ve Ödeme Şekli: Mehirin miktarı çiftlerin anlaşmasına göre belirlenir; kimi az, kimi çok olabilir ve tek seferlik bir ödemedir (peşin veya toplu borç şeklinde). Nafaka miktarını ise mahkeme, tarafların hayat standardına ve ihtiyaçlarına göre takdir eder; genelde aylık ödenen bir meblağdır (boşanma sonrası yoksulluk nafakası her ay ödenir ve süresiz olabilir, ta ki nafaka alan taraf yeniden evlenene veya maddi durumu düzelene kadar). Tazminat da mahkemenin takdirine bağlı bir toplu ödemedir; kusurlu tarafın mali gücü ve diğer tarafın uğradığı zararın derecesi göz önüne alınarak belirlenir ve çoğunlukla tek seferde veya taksitli olarak ödenir. Mehir, nafaka ve tazminatın miktarları birbirinden bağımsızdır; örneğin kadın hem mehir olarak 50 altın alıp, ayrıca her ay nafaka ve bir defaya mahsus manevi tazminat alabilir. Mehir sözleşmesi yapılmış olması, kadının nafaka veya tazminat talep etmesine engel değildir.
  • Amaç ve Felsefe: Mehirin amacı, evliliğin başlangıcında kadına verilen değeri ve ona sağlanan mali güvenceyi temsil etmektir. Koca, evlenirken eşine mehir vermekle onun haklarına saygı göstereceğini taahhüt etmiş olur. Nafakanın amacı ise boşanma sonrası ekonomik dengeyi sağlamak, boşanan eşin (çoğunlukla kadının) yoksulluk içine düşmesini engellemektir. Tazminatın amacı da haksız fiil veya kusurlu davranışın sonucunu telafi etmek, boşanmada mağdur olan tarafın zararını karşılamaktır​. Bir başka deyişle, mehir evlilik devam ederken kadına manevi bir güven ve gerektiğinde bir “kalkan” sağlarken, nafaka ve tazminat evlilik bittikten sonra adaleti ve geçimi sağlamaya yöneliktir.

Özetlemek gerekirse: Mehir, nafaka ve tazminat birbiriyle karışmaması gereken üç farklı haktır. Mehir, evlilik akdine bağlı özel bir anlaşma ve kadının talep edebileceği bir nikah hediyesidir. Nafaka, kanunun emrettiği bir geçim yardımıdır, tazminat ise bir zarar karşılığıdır. Hukuken boşanan bir kadın, şartları uygunsa hem mehirini, hem nafakasını, hem de maddi-manevi tazminatını ayrı ayrı alabilir; bunlar arasında bir seçim yapması gerekmez. Ancak nafaka ve tazminat için mahkeme kararı gerekirken, mehir için kadının elinde geçerli bir sözleşme (mehir senedi) bulunması gerekir.

Mehirin Boşanmadaki Yeri

Boşanma gerçekleştiğinde mehir konusu önemle gündeme gelir. Evlilik sırasında kararlaştırılan mehir henüz tamamen ödenmemişse (genelde müeccel mehir boşanma anına kalır), artık bu alacak muaccel hale gelir ve kadının talep etme hakkı doğar​. İslam hukukuna göre, boşanma durumunda kadın mehr-i müeccel’in tamamını alma hakkına sahiptir (daha önce zifaf gerçekleşmişse)​. Koca, boşama kararı vererek evliliği sonlandırdığı takdirde, evlenirken söz verdiği mehir borcunu ödemek zorundadır. Bu, boşanmanın dini bir sonucu olarak görülür. Eğer boşanma zifaf gerçekleşmeden olduysa –yani evlilik gerdeğe girmeden sona erdiyse– yukarıda belirtildiği gibi kadın mehirin sadece yarısını alır​. Boşanma kararı kadının talebiyle (örneğin kadının boşanmak istemesi) ortaya çıkmış olsa bile, bu durum mehir alacağını ortadan kaldırmaz; kadın boşanmak istiyor diye mehirinden vazgeçmeye zorlanamaz. Ancak uygulamada anlaşmalı boşanmalarda kadın bazen mehir talebinden feragat etmeyi kabul ederek protokole yazabilir – bu tamamen kadının isteğine bağlı bir durumdur. Anlaşmalı boşanma protokolünde kadın “mehir alacağım yoktur” şeklinde beyanda bulunursa, mahkeme bunu onaylar ve koca mehir ödemekten kurtulur; fakat kadının rızası olmadan mehirin kaldırılması mümkün değildir.

Hukuk sistemimizde, boşanma davasında mehir talebi ayrı bir kalem olarak ileri sürülebilir. Eğer çift arasında düzenlenmiş bir mehir senedi varsa, kadın boşanma dilekçesinde bu senede dayanarak mehir alacağını isteyebilir​. Mahkeme, mehir senedini inceler ve geçerli bir borç olduğuna kanaat getirirse, boşanma ilamında kocanın bu mehir bedelini ödemesine karar verir​. Örneğin mehir senedinde “50.000 TL mehir” yazıyorsa, hakim boşanma kararıyla birlikte kocanın bu 50.000 TL’yi eşine ödemesine hükmedebilir. Mehir senedi yoksa ve kadın sadece sözlü olarak mehir vaat edildiğini iddia ediyorsa, mahkeme bunu dikkate almayacaktır; zira ispatı mümkün değildir (tanık beyanı yeterli görülmez). Bu durumda kadın, boşanma davasında mehir talebinde bulunsa bile kanıt yetersizliğinden ret kararı çıkabilir​. Dolayısıyla pratikte mehir alacağını güvenceye almanın en iyi yolu, boşanmadan önce bir mehir senedine sahip olmaktır.

Boşanma davası sonuçlanıp kesinleştikten sonra da kadın ayrı bir dava ile mehir alacağını talep etme hakkına sahiptir​. Eğer boşanma sırasında unutulmuş ya da bilerek saklı tutulmuş bir mehir hakkı varsa, kadın boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde asliye hukuk mahkemesinde alacak davası açarak mehirini isteyebilir​. Bu davada elindeki yazılı delillere dayanarak (mehir senedi gibi) kocasından taahhüt ettiği meblağı ödemesini talep edecektir. Kadın ister boşanma davasıyla birlikte, ister sonrasında ayrı olarak dava açsın, mehir alacağı yasal olarak kocanın bir borcu kabul edildiğinden, mahkeme kararıyla birlikte icra yoluyla tahsil edilebilir. Koca ödeme yapmazsa kadının talebiyle icra dairesi kocanın malvarlığına haciz koyabilir ve mehir bedelini tahsil edebilir. Özellikle mehir senedi varsa, kadın doğrudan icra takibi başlatma hakkına sahiptir ve koca itiraz etmediği takdirde mahkeme kararı olmadan da ödeme sağlanabilir​ (koca itiraz ederse senetli alacak olduğundan itirazın iptali davası açılarak çözülür).

Mehir, boşanmadaki nafaka ve tazminat taleplerinden bağımsızdır. Kadın hem mehirini, hem nafakasını, hem de varsa tazminatını aynı anda talep edebilir – bunlar farklı hukuki kalemlerdir. Örneğin bir boşanma davasında mahkeme, nafaka ve tazminat konularında karar verdiği gibi, tarafların sunduğu bir mehir sözleşmesi varsa buna dair de hüküm verebilir. Uygulamada bazı boşanma protokollerine mehir maddesi eklenmekte, örneğin “kadın mehir talebinden feragat etmiştir” veya “koca, kadın adına şu kadar mehir borcunu ödemeyi kabul eder” şeklinde anlaşmalar yer almaktadır. Hakim, tarafların bu konudaki anlaşmasını hukuka aykırı bir yön yoksa onaylar​. Ancak mehir konusunda anlaşma yok ve çekişme varsa, yukarıda belirtildiği gibi kanıt durumuna göre mahkeme karar verecektir.

Dinî açıdan bakıldığında da, boşanma mehir borcunu vadesi gelmiş hale getirir. Koca, evlilik süresince vermediği mehir ne ise onu derhal vermelidir​. Boşanma esnasında mehir ödenmez ve koca bu borcu yerine getirmeden kaçarsa, kul hakkı altına girmiş olur (yukarıda günah kısmında açıklandığı gibi). Bu yüzden boşanmak isteyen bir erkek, mehir yükümlülüğünü de göze almalıdır. Boşanma sonrasında mehirini alamayan kadın, İslamî açıdan da bu borcun peşine düşmekte haklıdır. Hatta vefat durumunda dahi, koca ölürse mehir onun mirasından alınacağı gibi, kadın ölürse de kocanın mehir borcu kadının varislerine geçer ve koca onlara ödemek zorunda kalır​. Tüm bunlar, boşanma sürecinde mehir konusunun ne denli önemli olduğunu gösterir.

Özetle, boşanma sırasında mehirin akıbeti mutlaka netleştirilmelidir. Eğer ortada bir mehir senedi varsa, kadın bunun gereğini talep etmeli; yoksa ve mehir verilecek diye söz verildiyse, mümkünse karşılıklı uzlaşı ile bir miktar belirlenmelidir. Aksi takdirde kadın dinen hak ettiği, hukuken de talep edebileceği bir haktan mahrum kalabilir. Boşanma, mehir borcunu sona erdiren değil bilakis onu doğuran bir olaydır; evlilik biterken kocanın evlilik başında verdiği söz de hesap döngüsüne girer. Kadın için mehir, boşanmanın belki de tek teselli edici maddi kazanımı olabilir ve yeni hayatına başlarken bir destek niteliği taşır. Bu nedenle kadınlar, boşanma sürecinde mehir haklarını unutmamalı ve gerekirse hukukî yollara başvurarak bu hakkı güvenceye almalıdırlar.

Sık Sorulan Sorular

Soru 1: Resmi nikâh yaptık, dini nikah kıymadık; bu durumda mehir alma hakkım var mı?
Cevap: Resmi (medeni) nikâhta kendiliğinden mehir diye bir uygulama yoktur. Mehir, İslamî nikahın bir parçasıdır. Ancak eşler aralarında mehir konusunda anlaşıp bunu yazılı hale getirdilerse, bu anlaşma medeni hukukta bağışlama vaadi olarak geçerli olabilir​. Sadece resmi nikahla evlenen bir kadın, eğer ayrıca bir mehir senedi düzenlememişse, hukuken mehir talep edemez. Dini nikah olmadan da taraflar isterlerse aralarında mehir sözleşmesi yapabilir; önemli olan bunun yazılı ve geçerli bir anlaşma haline getirilmesidir.

Soru 2: Mehir nikahın şartı mı? Mehir verilmezse nikah geçersiz olur mu?
Cevap: Hayır, mehir evliliğin geçerlilik şartı değildir. Nikâh akdi, mehir konuşulmasa bile dinen geçerlidir​. Mehir, evlilikte erkeğin üstlendiği bir yükümlülük olarak son Cevap: Hayır, mehir verilmemesi nikahı geçersiz kılmaz. Mehir, evlilikte erkeğin üstlendiği bir yükümlülüktür ve nikâh esnasında belirtilmese bile sonradan belirlenebilir. İslam hukukuna göre nikah sırasında mehir konuşulmasa da evlenen kadın yine mehr-i misil adıyla emsallerine uygun bir mehre hak kazanı​. Yani nikah geçerlidir fakat erkeğin mehir borcu dini açıdan doğmuş olur; sonradan da bu borç ödenmelidir. Özetle mehir şart koşulmadı diye evlilik bozulmaz, ancak mehir yükümlülüğü yok olmaz.

Soru 3: Mehir senedi olmadan mehir alabilir miyim?
Cevap: Hukuken çok zordur. Yazılı bir mehir senedi yoksa, sadece sözle vaat edilen mehri mahkemede ispat etmek hemen hemen imkânsızdı​. Türk hukukunda yüksek tutarlı alacaklar tanıkla ispat edilemez; mutlaka yazılı delil gerekir. Bu nedenle koca mehri vermeyi kabul etmezse, senetsiz bir mehir iddiası genellikle mahkemeden reddedilir. Kadın ancak kocayı ikna edip rızî bir ödeme alabilir, yasal olarak zorlayamaz. Bu yüzden evlenirken mehir kararlaştırıldıysa mutlaka yazılı hale getirilmelidir ki kadın boşanma durumunda hakkını alabilsin.

Soru 4: Boşanırken hem mehir hem nafaka alabilir miyim?
Cevap: Evet, alabilirsiniz. Mehir, nafaka ve tazminat ayrı konulardır ve biri diğerine engel değildir. Mehir, evlenirken belirlenmiş bir hak olup boşanmada talep edilir; nafaka ve tazminat ise boşanmanın kanuni sonuçlarıdır. Bir kadın boşanırken geçerli bir mehir anlaşması varsa mehri isteyebilir ve aynı zamanda mahkemeden yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminat talep edebilir. Örneğin mahkeme, kocayı mehir bedelini ödemeye mahkum ederken ayrıca kadına uygun görülen miktarda nafaka bağlayabilir – bu durum yasaya aykırı değildir. Ancak nafaka/tazminat için kadının boşanmada daha az kusurlu olması gibi yasal şartlar aranır; mehir ise kusurdan bağımsız olarak ödenir. Sonuç olarak, boşanan bir kadın şartları uygunsa üçünü de (mehir + nafaka + tazminat) alabilir.

Soru 5: Mehir kocam tarafından geri alınabilir mi?
Cevap: Hayır. Mehir, bir kez kadına verildikten sonra kocanın geri alma hakkı yoktur. Kadın mehirini aldıktan sonra o mal kendisine ait kişisel mal olur ve erkek üzerinde hak iddia edemez. Kur’an da “… onlara yüklerle mehir vermiş olsanız bile hiçbir şeyi geri almayın” (Nisâ 4/20) diyerek erkeğin boşanırken verdiği mehri geri talep etmesini yasakla. Türk hukukunda da yapılan bağışlar kural olarak geri alınamaz; ancak çok istisnai durumlar (ağır nankörlük gibi) söz konusuysa bağışın iptali gündeme gelebilir ki olağan boşanma durumunda bu şartlar oluşmaz. Dolayısıyla koca, evliliğin bitiminde “ben mehri geri istiyorum” diyemez. İstisna: Kadın kendi rızasıyla mehirini kocasına iade edebilir veya vazgeçebilir (örneğin anlaşmalı boşanmada feragat edebilir). Bu tamamen kadının isteğine bağlı bir durumdur. Normal şartlarda ise mehir, kadına helal, erkeğe haram olur; koca onu geri almaya kalkışmamalıdır.

author-avatar

KMLPARK Hakkında

KMLPARK Hukuk Bürosu Ankara Adaletin güvencesi, güçlü bir savunmadır. KMLPARK Hukuk Bürosu, Av. Rahman Güner ve Av. Meryem Güner tarafından, müvekkillerine en yüksek kalitede hukuki hizmet sunmak amacıyla kurulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir