İş Kazası Tazminat Hesaplama

İş kazası tazminat hesaplama, bir iş kazası sonrası işçinin veya hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının karşılanması amacıyla ödenen tazminattır. Bu rehberde, 2024-2025 Yargıtay kararları ışığında güncel iş kazası tazminatı hesaplama yöntemlerini, SGK ödemelerini ve maluliyet oranlarının tazminata etkisini ele alacağız. Aşağıda, iş kazası tazminatının nasıl hesaplandığına dair tüm detayları ve sık sorulan soruları bulabilirsiniz.
İş Kazası Tazminat Hesaplama Nasıl Yapılır
İş Kazası Tazminat Hesaplama Nasıl Yapılır?
İş kazası tazminatının hesaplanması, işçinin uğradığı gelir kaybının ve diğer zararlarının, hukuki kriterlere göre parasal değerinin belirlenmesi sürecidir. Bu hesaplama yapılırken öncelikle işçinin kaza tarihindeki net geliri (giydirilmiş ücret: tüm düzenli eklerle birlikte aldığı net maaş) tespit edilir. Ardından, sağlık kurulu raporlarıyla belirlenen meslekte kazanma güç kaybı oranı (maluliyet oranı) dikkate alınır. İşçinin yaşı ve kalan çalışma süresi de (aktif çalışma dönemi, genellikle 60 yaşa ya da belirli bir ömür beklentisine kadar) hesaplamaya dahil edilir.
Hesaplama, aktüeryal yöntemlerle gerçekleştirilir. Yargıtay’ın güncel içtihatları doğrultusunda, TRH-2010 yaşam tablosu gibi modern yaşam beklentisi tabloları kullanılarak işçinin kalan yaşam süresi ve çalışma yılları boyunca uğrayacağı kazanç kaybı bugünkü değere indirgenir. Teknik faiz veya iskonto oranları uygulanarak gelecekteki gelir kayıpları bugüne taşınır. Böylece, işçinin kaza nedeniyle uğradığı toplam maddi zarar hesaplanmış olur. Son adımda, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından işçiye bağlanan sürekli iş göremezlik geliri varsa, bunun “peşin sermaye değeri” (SGK’nın gelecekte ödeyeceği tutarın toplu bugünkü değeri) tespit edilip hesaplanan tazminattan düşülür. Bu sayede mükerrer ödeme önlenir ve işçinin gerçek zararına uygun bir tazminat miktarı belirlenir. Tüm bu hesaplar genellikle bilirkişi aktüer tarafından raporlanır ve mahkeme bu raporu değerlendirerek tazminata hükmeder.
İş Kazasında Ne Kadar Tazminat Alınır?
İş kazası sonucu alınacak tazminatın miktarı, kazanın sonuçlarına ve kişisel koşullara bağlı olarak büyük ölçüde değişir; sabit bir tutar yoktur. Örneğin, hafif bir yaralanmada işçi sadece birkaç haftalık kazanç kaybı ve bir miktar manevi tazminat alabilirken, ağır bir yaralanma veya uzuv kaybı durumunda yüz binlerce TL’yi bulabilen maddi tazminat ve buna ek olarak yüksek manevi tazminat söz konusu olabilir. Aynı şekilde, ölümlü iş kazalarında ölen işçinin hak sahiplerine (eş, çocuklar gibi) ödenen destekten yoksun kalma tazminatı, ölenin gelirine ve destek sürelerine bağlı olarak oldukça yüksek meblağlara ulaşabilir.
Dolayısıyla “ne kadar tazminat alınır” sorusunun net bir cevabı her olay için farklıdır. Yargıtay’ın benzer olaylardaki kararları incelendiğinde, tazminat miktarlarının her kazanın kendine özgü koşullarına göre belirlendiği ve standart bir “kan parası” tutarının bulunmadığı görülür. Tazminat miktarını belirleyen temel unsurlar, işçinin maluliyet oranı, gelir düzeyi, yaşı, bakmakla yükümlü olduğu kişiler, kazadaki kusur oranları ve SGK tarafından yapılmış olan ödemelerdir. Bu faktörler uzman bilirkişi tarafından hesaplamaya dahil edilerek her somut olayda farklı bir tazminat tutarı ortaya çıkar. Örneğin, benzer kazalarda tazminat miktarı birkaç on bin TL olabileceği gibi, daha ağır kayıplarda milyon TL seviyelerine de çıkabilir.

İş Kazası Tazminat Hesaplama Tablosu
İş Kazası Tazminat Hesaplama Tablosu
Aşağıda, iş kazası tazminatı hesaplanırken dikkate alınan temel kriterler ve hesaplamadaki rolleri tablo halinde özetlenmiştir:
Kriter | Açıklama |
---|---|
Net Ücret (Gelir) | İşçinin kaza tarihindeki aylık net geliri (tüm düzenli ek ödenekler dahil). Hesaplamanın temelini oluşturur. |
Maluliyet Oranı | Sağlık kurulu tarafından belirlenen sürekli iş göremezlik yüzdesi (meslekte kazanma gücü kaybı oranı). |
Yaş ve Çalışma Süresi | İş kazası geçirenin yaşı ve kalan aktif çalışma yılları (genellikle 60 yaşına kadar, Yargıtay aktif dönem kriteri olarak değerlendirir). |
Kusur Oranları | İşveren ve işçinin kazadaki kusur dağılımı. (Tazminat tutarı, işverenin kusur oranına göre belirlenir; işçinin kendi kusuru varsa tazminat azalır.) |
Hesaplama Formülü | Net Gelir x 12 x Aktif Çalışma Süresi (yıl) x Maluliyet Oranı x İşveren Kusur Oranı = Maddi Tazminat (brüt) – (SGK Peşin Değer Kesintisi). Bu formül, aktüeryal indirgeme uygulanmadan önceki brüt hesaplamayı gösterir. |
SGK Peşin Değeri | SGK’nın bağladığı sürekli gelir varsa, bunun geleceğe dönük toplu değeri. Bu değer, işverenin ödeyeceği tazminattan düşülür. |
Manevi Tazminat | İş kazasının yarattığı manevi acı ve üzüntü için hakim tarafından takdir edilen tazminat. (Maddi hesaplamalara dahil olmayıp ayrı değerlendirilir.) |
İş Kazası Tazminatı Neye Göre Hesaplanır?
İş kazası tazminatı, kazada meydana gelen zararların kapsamına ve bazı objektif ölçütlere göre hesaplanır. Temelde maddi tazminatın hesabında dikkate alınan unsurlar şunlardır:
- İşçinin geliri: Kazanın gerçekleştiği tarihteki işçinin gerçek net ücreti (resmi kayıtlardaki maaş + düzenli prim, ikramiye, yol-yemek ücreti gibi ekler). Hesaplamada “giydirilmiş ücret” esas alınır.
- Maluliyet oranı: İş kazası sonucu oluşan kalıcı iş göremezlik oranı. Sağlık kurulu raporuyla belirlenen bu meslekte kazanma gücü kaybı yüzdesi, tazminat miktarını oransal olarak etkiler. Ölüm halinde maluliyet %100 kabul edilerek destek kaybı hesabı yapılır.
- Yaş ve çalışma süresi: İşçinin kazadaki yaşı ve kalan beklenen çalışma süresi (genellikle emeklilik yaşı veya öngörülen ömür). Genç yaşta kazaya uğrayan bir işçi için tazminat tutarı, uzun bir kayıp dönemi olacağı için daha yüksek olur.
- Kusur durumu: Kazanın meydana gelmesinde işverenin ve işçinin kusur oranları. İşverenin kusuru arttıkça işçinin talep edebileceği tazminat artar; işçinin kendi kusuru varsa tazminattan indirim yapılır (örneğin işçi %20 kusurlu ise hesaplanan maddi tazminattan %20 indirim yapılır).
- Enflasyon ve yaşam tablosu verileri: Gelecekteki gelirlerin bugünkü değere indirgenmesinde kullanılan aktüeryal veriler. Mahkemelerde TRH-2010 gibi yaşam tabloları ve varsayılan faiz/iskonto oranları uygulanarak uzun vadeli kayıplar hesaplanır.
- SGK tarafından yapılan ödemeler: İş kazası sonucu SGK’nın bağladığı sürekli iş göremezlik geliri veya ölüm aylığının peşin sermaye değeri, işverenin ödeyeceği maddi tazminat hesabından düşülür. Böylece sosyal güvenlikten gelen destek ile işveren tazminatı birlikte, toplam zararı karşılayacak şekilde ayarlanır.
- Manevi zarar unsurları: Manevi tazminat, hesaplamadan bağımsız olarak hakim tarafından takdir edilir ancak kazanın niteliği (örneğin kusur oranları, işçinin çektiği acı, kalıcı sakatlık derecesi) manevi tazminatın neye göre belirleneceğinde önem taşır.
Özetle, iş kazası tazminatı bu kriterler göz önünde bulundurularak hesaplanır ve her somut olayda bu unsurların kombinasyonu tazminatın nihai tutarını belirler. Hukuk uygulamasında, bilirkişiler bu faktörleri detaylı şekilde analiz ederek mahkemeye bir hesap raporu sunarlar.
Türkiye’deki İllere Göre İş Kazası Sayıları
Kazada Yaralananlar Ne Kadar Tazminat Alır? 2025
İş kazasında yaralanan bir işçinin alacağı tazminat, yaralanmanın derecesine ve kalıcı etkilerine bağlı olarak değişir. Eğer yaralanma geçici bir iş göremezlik yaratmış fakat kalıcı bir sakatlık bırakmamışsa, maddi tazminat genellikle işçinin iyileşme süresinde kaybettiği ücretlerle ve yaptığı tedavi masraflarıyla sınırlı kalabilir. Örneğin birkaç aylık iş göremezlik süresine uğrayan bir işçi, çalışamadığı dönem boyunca elde edemediği ücretleri talep edebilir. Buna ek olarak, uygun görülen bir manevi tazminat (yaşadığı acı ve sıkıntı için) ödenebilir.
Buna karşılık, yaralanma kalıcı bir maluliyete yol açmışsa (örneğin uzuv kaybı, organ kaybı, kalıcı sakatlık veya iş göremezlik), hesaplanacak tazminat tutarı çok daha yüksek olacaktır. Bu durumda işçinin maluliyet oranı üzerinden, çalışma gücündeki azalma ömür boyu gelir kaybı olarak değerlendirilir. Örneğin iş kazası sonucu %40 maluliyet oranı belirlenen bir işçi, kalan çalışma hayatı boyunca gelirinin %40’ını kaybedecek durumda kabul edilir ve maddi tazminatı buna göre hesaplanır (bu tutar peşin olarak toplu ödenir). Bu şekilde, maluliyet oranı yükseldikçe işçinin alacağı maddi tazminat da artar. Ayrıca, kalıcı sakatlık durumlarında mahkemeler manevi tazminatı da daha yüksek tutma eğilimindedir çünkü işçinin yaşam kalitesi ve psikolojisi ciddi şekilde etkilenmiştir.
Yaralanan işçinin alacağı tazminatın bir üst sınırı yoktur; her vaka kendi koşullarına göre değerlendirilir. Küçük bir kırık veya hafif bir yaralanma belki on bin TL düzeyinde toplam tazminatla kapanabilirken, ağır bir yaralanma sonucu çalışma gücünün büyük kısmını yitiren bir kişi için hesaplanan toplam tazminat (SGK geliri + işveren tazminatı + manevi tazminat) milyon TL’leri bulabilir. Ayrıca, SGK’nın yaralanan işçiye yaptığı geçici iş göremezlik ödeneği ve bağladığı sürekli iş göremezlik geliri varsa, bunlar işverenden talep edilecek maddi tazminattan düşülecektir. Sonuç olarak yaralananların alacağı tazminat, uğradıkları kaybın boyutuyla orantılı olarak belirlenecek ve SGK yardımlarıyla birlikte toplam zararlarını karşılayacak şekilde düzenlenecektir.

İş Kazası Mahkemesini Kazanan Ne Zaman Parasını Alır
İş Kazası Mahkemesini Kazanan Ne Zaman Parasını Alır?
İş kazası nedeniyle açılan tazminat davasını kazanan işçi veya hak sahibi, mahkeme kararı kesinleştikten sonra tazminat parasını alabilir. İlk derece mahkemesi (iş mahkemesi) karar verdikten sonra tarafların istinaf veya temyiz hakları vardır. Karar temyiz edilmez ve hemen kesinleşirse, hükmedilen tazminat kararın kesinleştiği tarihten itibaren ödenebilir. Bu durumda karşı taraf (işveren veya sigortacı), genellikle kararın tebliğinden itibaren borcunu ifa etmelidir. Ödeme gönüllü yapılmazsa, kazanan taraf ilamlı icra takibi başlatarak hukuki yollarla tahsil yoluna gider.
Eğer mahkeme kararı istinaf veya temyiz edilirse (dosya bölge adliye mahkemesi ve gerekirse Yargıtay incelemesine giderse), temyiz süreci kararın infazını geciktirir. Dosyanın istinaf ve Yargıtay aşamalarından geçip kesinleşmesi genellikle 1-2 yıl (bazen daha uzun) sürebilir. Bu süre zarfında işçi, tazminat parasını henüz alamaz, ancak mahkemece hükmedilen tutara yasal faiz işlemeye devam eder. Yargıtay onaması ile karar kesinleştiğinde, borçlu taraf (işveren veya poliçe kapsamında ise sigorta şirketi) tazminat tutarını faiziyle birlikte ödemek zorundadır. Ödenmezse yine icra müdürlüğü aracılığıyla tahsil yoluna gidilir.
Özetle, iş kazası davasını kazanan kişinin parasını alması, davanın kesinleşme durumuna bağlı olarak değişir. Karar kesinleşmiş ise ve borçlu ödeme yapmaya istekliyse, para birkaç hafta içinde alınabilir. Ancak temyiz süreçleri sonuna kadar kullanılır ve borçlu direnirse, paranın fiilen tahsil edilmesi birkaç yılı bulabilir. Yine de, işçi bu bekleme süresi için yasal faiz alacağına hak kazanır; bu da tazminatın enflasyon karşısında değerini korumasına yardımcı olur.

İş Kazasında SGK Ne Kadar Ödeme Yapar
İş Kazasında SGK Ne Kadar Ödeme Yapar?
İş kazası durumunda Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), sigortalı işçiye ve hak sahiplerine çeşitli türlerde ödeme ve yardımlar yapar:
- Geçici İş Göremezlik Ödeneği (Rapor Parası): İş kazası sonrası işçinin istirahatli (raporlu) olduğu günler için SGK tarafından ödenen ücret yardımıdır. İş kazalarında, raporun ilk gününden itibaren ödeme yapılır (normal hastalıklarda ilk 2 gün ödenmez, ancak iş kazasında bekleme süresi yoktur). Ayakta tedavi gören işçiye raporlu olduğu her gün için günlük kazancının 3’te 2’si (%66,7) oranında, yatarak tedavide ise günlük kazancının yarısı (%50) oranında ödeme yapılır. Örneğin, günlük brüt kazancı 300 TL olan ve 10 gün ayakta istirahat raporu alan bir işçi, SGK’dan yaklaşık 300 * 0,667 * 10 = 2000 TL tutarında geçici iş göremezlik ödeneği alır. Bu ödenek, işçinin banka hesabına veya PTT’ye SGK tarafından gönderilir.
- Sürekli İş Göremezlik Geliri (Maluliyet Aylığı): İş kazası kalıcı bir maluliyete yol açmışsa ve işçinin meslekte kazanma gücü kaybı en az %10 ise, SGK tarafından sürekli iş göremezlik geliri bağlanır. Tam ( %100) iş göremezlik durumunda sigortalının aylık kazancının %70’i gelir olarak bağlanır. Kısmi iş göremezlikte ise bu tutar maluliyet oranı ile orantılıdır (örneğin %50 maluliyet için aylık kazancın %35’i gelir olarak ödenir). Bu gelir, işçiye ömür boyu (maluliyet devam ettiği sürece) her ay ödenir ve her yıl belli oranlarda artırılır (yeniden değerleme ya da toplu sözleşme artışları ile genellikle asgari ücrete endeksli artışlar yapılır). Sürekli iş göremezlik geliri alan kişi, çalışmaya devam etse bile bu maaşı almaya devam eder (ancak %100 maluliyette zaten çalışamaz durumda kabul edilir).
- Ölüm Aylığı (Geliri) ve Diğer Haklar: İş kazası ölümle sonuçlanmışsa, ölen sigortalının hak sahiplerine (eş, çocuklar, belirli şartlarda anne-baba) SGK tarafından ölüm aylığı bağlanır. Ölüm aylığı, aslında yukarıdaki sürekli iş göremezlik gelirinin %100 maluliyet (ölüm) halinde hak sahiplerine paylaştırılmasıdır. Örneğin, eşe %50, çocuklara %25’er oranında paylarla aylık gelir bağlanabilir (mevzuattaki hak sahibi durumuna göre paylar değişir). Bunun yanında SGK, ölüm durumunda bir kereye mahsus cenaze ödeneği de verir (2024 yılı için cenaze yardımı tutarı birkaç bin TL civarındadır). Eğer ölen kişi gerekli prim günlerine sahipse hak sahipleri gelir yanında dul/yetim aylığı da alabilirler (iş kazası kapsamındaki gelirle birleşir veya en yüksek olan tercih edilir).
- Sağlık Hizmetleri ve Masrafları: İş kazası geçiren sigortalının tedavi masrafları tamamen SGK tarafından karşılanır. İş kazası olduğu için hastane masrafları, ilaçlar ve rehabilitasyon giderlerinde sigortalıdan katılım payı alınmaz. Ayrıca iş göremezlik raporu süresince işçinin genel sağlık sigortası devam eder.
SGK’nın yaptığı bu ödemeler, iş kazası sonrasında işçiye sosyal devlet ilkesi gereği sağlanan yardımlardır. SGK ödemeleri, işverene karşı açılacak tazminat davasından bağımsızdır, ancak tazminat hesabında SGK’nın bağladığı sürekli gelirlerin peşin değeri dikkate alınır. Yani SGK’dan gelir bağlanmışsa, mahkemece hesaplanan toplam zarardan bu gelirin değeri düşülerek işverenin ödeyeceği maddi tazminat belirlenir. Sonuç olarak, işçi SGK + işveren tazminatı birlikte toplam zararını karşılayacak şekilde ödeme almış olur.
İş Kazasında Maaş Tam Yatar mı?
İş kazası geçiren bir işçinin, istirahatlı olduğu (çalışamadığı) dönem için maaşının tam olarak yatıp yatmayacağı, birçok kişinin merak ettiği bir konudur. Genel olarak, iş kazası sonrası raporlu olunan dönemde işveren, işçiye maaş ödemez; maaş tam yatmaz. Bunun yerine, işçinin gelir kaybını telafi etmek üzere SGK tarafından geçici iş göremezlik ödeneği ödenir.
İş Kanunu’na göre, işveren iş kazası halinde işçiye istirahat süresince ücret ödeme yükümlülüğünde değildir, çünkü bu dönemde devreye SGK girmektedir. İş kazası nedeniyle alınan rapor süresince işçi fiilen çalışmadığından, işveren bordroda o dönemi ücretsiz izin/rapor olarak gösterir. SGK ise yukarıda açıklandığı gibi rapor parası öder. Ancak bazı işverenler, özellikle toplu iş sözleşmelerinin uygulandığı işyerlerinde veya işveren inisiyatifiyle, SGK’nın ödediği tutarı işçinin maaşına tamamlayarak net maaşa denk gelecek şekilde fark ödeyebilmektedir. Bu tamamen işverenin tercihi veya sözleşmesel yükümlülüğüne bağlı bir durumdur, yasal zorunluluk değildir.
Sonuç olarak, iş kazası geçiren işçinin maaşı raporlu olduğu dönemde tam yatmaz. İşçi gelirinin bir kısmını SGK’dan ödenek olarak alır ve bu genellikle normal maaşından daha düşük bir tutardır (çünkü SGK %100’ünü değil belli bir oranını öder). İş kazası sonrası işe dönüş yapıldığında, işçinin maaş ödemeleri normale döner.
İş Kazası Parası Nasıl Hesaplanır? 2025
Halk arasında “iş kazası parası” olarak adlandırılan ödeme, SGK’nın iş kazası geçiren işçilere ödediği geçici iş göremezlik ödeneğini ifade eder. Bu ödemenin hesaplanması belirli kurallara bağlıdır. Öncelikle, işçinin günlük kazancı tespit edilir: İş kazası geçiren işçinin son 3 aylık brüt kazanç toplamı, bu dönemdeki prim gün sayısına bölünerek günlük brüt kazanç bulunur (SGK bu standardı kullanır). Daha sonra bu günlük kazanç üzerinden ödenecek tutar hesaplanır.
Geçici iş göremezlik ödeneği hesaplamasında, iş kazası nedeniyle alınan istirahat raporunun niteliği önemlidir. Ayakta tedavi için rapor verilmişse, SGK günlük kazancın 2/3’ü oranında ödeme yapar; yatarak tedavide ise günlük kazancın 1/2’si oranında. Bu oran, raporun her günü için geçerlidir ve iş kazalarında raporun ilk gününden itibaren uygulanır (yani bekleme süresi olmadan ödeme başlar). Formül olarak ifade etmek gerekirse:
İş Kazası Parası = Günlük Brüt Kazanç x Ödeme Oranı (Ayakta %66,7; Yatarak %50) x Raporlu Gün Sayısı
Örneğin, günlük brüt kazancı 300 TL olan ve 10 gün ayakta tedavi görerek rapor alan bir işçi için “iş kazası parası” şu şekilde hesaplanır: 300 TL x 0,667 x 10 = 2.001 TL. SGK, bu tutarı işçiye öder (genellikle PTT’deki hesabına veya e-Devlet üzerinden tanımlı banka hesabına). İşçi raporlu olduğu dönemde maaş alamadığı için bu ödeme onun gelir kaybını kısmen telafi eder. Eğer rapor süresi uzarsa veya birden fazla rapor dönemi olursa, her biri için aynı yöntemle hesaplama yapılıp ödenek devam eder.
Sonuç olarak, iş kazası parası yani rapor ödeneği, işçinin prime esas kazancı üzerinden, rapor süresince SGK’nın kanunda öngördüğü oranlarda yaptığı bir hesaplamayla belirlenir. İşçinin bu ödeneği alabilmesi için iş kazasının SGK’ya bildirilmiş ve raporunun SGK sistemi tarafından onaylanmış olması yeterlidir; ekstra bir başvuru gerekmeksizin ödeme hak edişi oluşur.
İş Kazası Raporu Yüzde Kaç Olmalı?
İş kazası sonrası alınan sağlık kurulu raporunda belirtilen işgöremezlik oranı (maluliyet oranı), hem SGK hakları hem de tazminat davası açısından büyük önem taşır. Bu oranın “kaç olması gerektiği” sorusu, aslında kişinin hangi haklardan yararlanabileceğini belirler.
SGK bakımından: Sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi için, iş kazası sonucu oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranının en az %10 olması gerekir. Yani sağlık kurulu raporunuzda %10 veya üzeri bir maluliyet tespit edilirse, SGK size ömür boyu sürekli iş göremezlik aylığı bağlar. Oran %10’un altındaysa (örneğin %5 gibi), SGK sürekli gelir bağlamaz; yalnızca geçici iş göremezlik ödeneği ile yetinilir. Bu %10 eşiği, iş kazası sonrası kalıcı sakatlıklar için kritik bir sınırdır.
Tazminat bakımından: Mahkemeye yansıyan maddi tazminat hesabı açısından teknik olarak herhangi bir maluliyet oranı tazminata esas olabilir. Yani raporda %5 de yazsa, %50 de yazsa, bu oran işçinin kazanç kaybı oranıdır ve tazminat hesabında kullanılır. Oran ne kadar yüksek olursa, hesaplanan maddi tazminat tutarı da o kadar yüksek olacaktır. Örneğin, %0 maluliyet (tam iyileşme) durumunda kalıcı maddi zarar olmadığı için tazminat hesabı yalnızca geçici kayıplarla sınırlı kalır. %30 maluliyet durumunda, işçinin çalışma gücünün %30’unu kaybettiği kabul edilerek ileride elde edemeyeceği gelirler hesaplanır ve tazminat olarak istenir. Yargıtay kararları, özellikle yüksek maluliyet oranlarında, tazminat hesaplarının titizlikle yapılıp hakkaniyetli sonuçlar çıkması gerektiğini vurgular.
Özetle, iş kazası raporundaki maluliyet oranının yüksekliği, alınabilecek tazminat miktarını artırır. Ancak “şu yüzde olursa tazminat alınır, altındaysa alınmaz” şeklinde bir kural yoktur (SGK geliri hariç). Küçük oranlarda bile işçinin belirli ölçüde maddi zararı varsa tazminat talep edilebilir. Özellikle %10 ve üzeri oranlar hem SGK aylığı hem de hatırı sayılır tazminatlar için eşiğin aşıldığını gösterir. %100 maluliyet ise genellikle ölümle eşdeğer kabul edilir ve hesaplamalar destekten yoksun kalma şeklinde yürütülür.

Maluliyet Tazminat Hesaplama Programı
Maluliyet Tazminat Hesaplama Programı
Mahkemelerde, iş kazası tazminatlarını hesaplamak için aktüeryal hesaplama programları kullanılmaktadır. Bilirkişiler, davaya konu işçinin yaşı, cinsiyeti, kazadan önceki ücreti, maluliyet oranı, kazanın tarihi gibi verileri bu programlara girerek, tazminat miktarını objektif kriterlerle belirlemeye çalışırlar. Bu tür programlar, hukuka ve Yargıtay içtihatlarına uygun olarak güncellenmiş yaşam tablolarını (örn. TRH-2010) ve iskonto oranlarını kullanarak gelecekteki gelir kayıplarını bugünkü değere dönüştürür.
Örneğin, bir maluliyet tazminatı hesaplama programı, 30 yaşında, %40 maluliyet oranına sahip ve aylık net 10.000 TL kazanan bir işçinin 60 yaşına kadar olan gelir kaybını, TRH-2010 tablosuna göre ömür beklentisini de hesaba katarak aktüeryal yöntemle hesaplar. Program, her yıl için varsayılan ücret artış oranlarını ve iskonto oranlarını uygular, böylece işçinin toplam kaybını bugüne eşdeğer bir toplu para olarak sonuç verir. Ayrıca SGK’nın bağladığı sürekli gelir varsa, program bunu da “peşin sermaye değeri” olarak hesaplayıp tazminattan düşer.
İnternet üzerinde de çeşitli hukuk bürolarının veya uzmanların hazırladığı maluliyet tazminatı hesaplama araçları bulunmaktadır. Bu online programlar, temel verileri girdiğinizde kabaca bir tazminat tutarı çıkarabilir. Ancak bunlar sadece bilgi amaçlı olup, her zaman mahkemenin atayacağı bilirkişi hesabıyla birebir aynı sonucu vermeyebilir. Çünkü mahkemece kullanılacak parametreler olaya özgüdür: Örneğin hangi ücretin esas alınacağı, kusur indirimi, bakiye ömür hesaplanırken hangi tablo kullanılacağı gibi detaylar davadan davaya değişebilir.
Dolayısıyla, bir hesaplama programı kullanılarak ön fikir edinmek mümkün olsa da, kesin ve bağlayıcı tazminat miktarı ancak bilirkişi raporuyla ve mahkeme kararıyla belirlenir. Hukuk profesörleri ve Yargıtay, tazminat hesaplarının her somut olayın özelliklerine göre, güncel veriler ışığında yapılması gerektiğini belirtmektedir. Bu nedenle, özellikle yüksek tutarlı tazminatlarda uzman yardımı almak ve güvenilir aktüeryal hesaplara başvurmak önemlidir.

Ölümlü İş Kazası Tazminat Hesaplama Nasıl Yapılır
Ölümlü İş Kazası Tazminat Hesaplama Nasıl Yapılır?
İş kazası ölümle sonuçlandığında, ölen işçinin yakınları maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilirler. Ölümlü iş kazalarında maddi tazminat, destekten yoksun kalma tazminatı olarak adlandırılır; manevi tazminat ise ölenin yakınlarının duyduğu acı ve elem için talep edilen ayrı bir kalemdir. Önce maddi tazminatın (destek tazminatının) nasıl hesaplandığına bakalım:
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Maddi)
Bu tazminat türü, ölen işçinin hayatta kalsaydı yakınlarına sağlayacağı maddi desteğin kaybını telafi etmeyi amaçlar. Hesaplama için öncelikle ölenin kaza tarihindeki net geliri tespit edilir (giydirilmiş ücret esas alınır). Daha sonra, bu gelirin ne kadarının ölünün kendisi için, ne kadarının ailesine harcandığı oran olarak belirlenir. Yargıtay uygulamasında genellikle, aile fertleri sayısına göre maktulün geliri paylaştırılır. Örneğin evli ve 2 çocuklu bir işçinin gelirinin, varsayımsal olarak 1/4’ünü kendine, 3/4’ünü ailesine harcadığı kabul edilebilir. Bu paylaştırma sayesinde, destekten yoksun kalan her bir kişi için ölenin gelirinden ne kadarlık bir pay kaybettikleri ortaya çıkar.
Sonraki adımda, destek süresi belirlenir. Eş için, ölenin yaşam beklentisi veya eşin kendi beklenen ömrü dikkate alınarak destek süresi hesaplanır (çoğunlukla ölenin emeklilik yaşı + pasif dönem ömrü esas alınır). Çocuklar için destek süresi genellikle belirli bir yaşa (örneğin 18 yaş veya üniversite eğitimi beklenen yaşı 22-25’e kadar) sınırlanır; anne-baba için, eğer destek alıyorlarsa, ölenin onlara ömür boyu destek olacağı farz edilebilir ama yaşları gereği sınırlı bir süre de olabilir. Bu süreler belirlendikten sonra, her bir dönem (aktif çalışma dönemi ve pasif dönem) için, ölenin yakınlarına vereceği destek tutarı yıllık olarak hesaplanır.
Hesaplama teknik olarak, ölenin destek vereceği tutarların her yıl için toplanıp, yaşam tabloları ve iskonto oranları yardımıyla bugünkü değere indirilmesi şeklindedir. Mahkeme bilirkişileri, genellikle Yargıtay’ın öngördüğü gibi 60 yaşına kadar aktif dönem, 60 yaş sonrası için pasif dönem varsayımı yaparlar. Aktif dönemde ölenin geliri (asgari ücrete oranlanmış olarak) artarak devam edebilir; pasif dönemde (emeklilik sonrası) ise gelirin bir kısmı (emekli maaşı gibi) ve azalan destek payı dikkate alınır. Tüm bu hesaplardan çıkan toplam, ölenin yakınlarının maddi kaybıdır.
Bu maddi tazminat tutarından, SGK’nın hak sahiplerine bağladığı gelirlerin peşin sermaye değeri düşülür. Örneğin SGK, eş ve çocuklara ölüm geliri/aylığı bağlıyorsa, bu aylıkların belli bir aktüeryal formülle hesaplanan toplu değeri, işverenin ödeyeceği tazminattan indirilir. Böylece aynı zarar için hem SGK’dan hem işverenden çifte ödeme yapılmamış olur; fakat yakınlar neticede ya SGK’dan ya işverenden toplam haklarını almış olurlar.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Manevi Tazminat)
Ölümlü iş kazalarında, ölenin yakınları (eş, çocuk, anne, baba gibi) manevi tazminat da talep edebilirler. Manevi tazminatın amacı, para ile ölçülemese de, yakınların yaşadığı derin acı, üzüntü ve psikolojik yıkım için bir nebze olsun gönül ferahlığı sağlayacak bir bedel ödenmesidir. Manevi tazminat miktarı, kanunda kesin formüllere bağlı değildir; hakim tarafından takdir edilir. Ancak Yargıtay kararları, benzer vakalarda verilen manevi tazminat miktarlarına ilişkin bir çerçeve oluşturur. Son yıllarda, ölümlü kazalarda manevi tazminat miktarları artma eğilimindedir. Örneğin, eş için 200.000 TL, çocuklar için 150.000 TL gibi manevi tazminatlara hükmedilebildiği görülmektedir (her olayın özelliğine göre değişir).
Sonuç olarak, ölümlü iş kazası tazminatı iki ana unsurdan oluşur: Birincisi, ölenin yakınlarının maddi kaybını karşılayan destekten yoksun kalma tazminatı; ikincisi, duyulan acı ve elem için manevi tazminat. Hesaplama, uzman bilirkişilerce yapılır ve Yargıtay’ın 2024-2025 dönemi kararları bu hesaplarda güncel yaşam tablolarının kullanılmasını, gerçek ücretlerin esas alınmasını ve adil bir sonuç verecek şekilde SGK desteklerinin düşülmesini öngörmektedir. Mahkeme, tüm bu unsurları değerlendirerek hakkaniyete uygun bir toplam tazminata karar verir.
Uzuv Kaybı Tazminat Hesaplama Nasıl Yapılır? 2025
İş kazası sonucunda uzuv kaybı (örneğin kol, bacak, parmak veya göz kaybı gibi organ kayıpları) meydana gelmişse, bu durum hem işçinin maluliyet oranını yükseltir hem de tazminat hesaplamasını önemli ölçüde etkiler. Uzuv kaybının tazminatı hesaplanırken, önce işçinin uğradığı kaybın meslekte kazanma gücü kaybı oranı belirlenir. Yetkili hastane ve SGK Sağlık Kurulu, ilgili yönetmeliklere göre kaybedilen uzvun iş göremezlik oranını tespit eder. Her uzuv kaybının belli bir yüzde değeri vardır; örneğin bir kolun tamamen kaybı kabaca %60–70 maluliyet oranı verebilir, bir bacağın kaybı benzer şekilde yüksek oranlıdır, bir parmak kaybı ise daha düşük oranlar (%5–10 gibi) olarak değerlendirilebilir.
Bu maluliyet oranı belirlendikten sonra, maddi tazminat hesabı genel maluliyet hesaplaması ile aynı şekilde yapılır. İşçinin kaza tarihindeki net geliri ve yaşı esas alınarak, kalan çalışma süresindeki gelir kaybı oranlanır. Örneğin, 35 yaşında, net maaşı 12.000 TL olan ve iş kazasında sağ kolunu kaybeden bir işçi düşünelim. Sağ kol kaybının ilgili sağlık kurulunca %60 iş gücü kaybı olarak raporlandığını varsayalım. Bu durumda, işçinin çalışma hayatının geri kalanında gelirinin %60’ını kaybedeceği kabul edilir. Bilirkişi, 35 yaşından 60 yaşına kadar (25 yıllık aktif dönem) bu işçinin 12.000 TL aylık gelirinin %60’ını her ay kaybedeceğini hesaplar, bunu yıllık bazda toplar ve bugünkü değere indirger. Çıkan toplu tutar, işçinin uzuv kaybı nedeniyle talep edebileceği maddi tazminat olur (SGK’nın bağladığı maluliyet aylığının peşin değeri düşülmek kaydıyla). Kaynak: https://cozumavukatlik.org/is-kazasi-uzuv-kaybi/
Uzuv kaybı durumlarında manevi tazminat da önemli bir unsurdur. Mahkemeler, uzuv kaybının işçinin yaşamında yol açtığı psikolojik ve fiziksel zorlukları dikkate alarak hatırı sayılır manevi tazminatlara hükmedebilirler. Örneğin, bir uzvunu kaybeden işçi için 100.000 TL veya daha fazla manevi tazminat takdir edildiği kararlar mevcuttur. Manevi tazminat miktarı, kaybın büyüklüğü, işçinin yaşı, kusur durumu gibi faktörlere göre değişir.
Bunun yanında, uzuv kaybı nedeniyle işçinin yaptığı veya yapacağı ek masraflar da tazminat kapsamına girer. Protez kullanımına ihtiyaç varsa protez masrafları, iyileşme sürecindeki fizik tedavi ve rehabilitasyon giderleri, ev veya araba tadilatı (özellikle tekerlekli sandalye kullanımı gibi durumlar için) gibi kalemler de belgelenmek kaydıyla talep edilebilir. Bu tür masraflar doğrudan maddi zarar kalemleridir ve iş kazası tazminat davasında ayrıca hesaplanır.
Özetle, uzuv kaybı tazminatı hesaplanırken önce maluliyet yüzdesi saptanır, ardından bu yüzdeye göre işçinin gelecekteki gelir kaybı hesaplanır ve çıkan tutardan SGK yardımları düşülür. Ayrıca, uzuv kaybının yaşam kalitesine etkisi için manevi tazminat ve yan giderler için ek talepler de değerlendirilir. Tüm bu kalemler toplanarak işçinin alacağı toplam tazminat belirlenir.
Güç Kaybı Tazminatı Hesaplama Nasıl Yapılır?
“İş gücü kaybı tazminatı” terimi, iş kazası nedeniyle çalışma ve kazanç elde etme gücünü kısmen kaybeden işçiye ödenen maddi tazminatı ifade eder. Aslında bu, maluliyet (sakatlık) tazminatının diğer adıdır. İş gücü kaybı tazminatının hesaplanması da, maluliyet oranına dayalı maddi tazminat hesabıyla aynı yöntemle yapılır.
Hesaplamanın temel adımları şunlardır: Önce işçinin iş kazası sonucu oluşan meslekte kazanma gücü kaybı oranı (yani maluliyet yüzdesi) belirlenir. Ardından işçinin kaza tarihindeki net geliri ve yaşı dikkate alınarak, kalan çalışma süresinde uğrayacağı kazanç kaybı hesaplanır. Eğer işçi örneğin %30 oranında kalıcı iş gücü kaybına uğramışsa, bu demektir ki çalışma hayatı boyunca gelirinin %30’unu kaybedecek durumdadır. Bilirkişi bu durumu hesaba katarak, işçinin diyelim ki 60 yaşına kadar olan dönemdeki tahmini gelirlerini alır, %30 oranında azaltır, her yıl için bu kaybı bulur ve sonra bugüne indirger. Sonuç, %30 iş gücü kaybı için ödenmesi gereken tazminatın bugünkü toplu değeri olur.
Eğer birden fazla sakatlık veya kayıp söz konusuysa, Balthazard formülü gibi yöntemlerle toplam maluliyet oranı hesaplanır (örneğin hem kol hem bacak kaybı varsa, ikisinin etkisi birleşik olarak biraz daha farklı bir yüzde çıkar). Daha sonra aynı şekilde kombine oran üzerinden tazminat hesabı yapılır. İş gücü kaybı tazminatı hesaplanırken, işçinin kazadan önceki kazanma gücü ile kazadan sonraki durumu arasındaki fark esas alınır. Bu fark, iş kazası olmasaydı kazanacağı para ile kaza sonrası kazanabileceği para arasındaki farktır ki tazminat bu farkın karşılanmasını amaçlar.
Yargıtay’ın 2024-2025 dönemine ait güncel kararları, iş gücü kaybı tazminatı hesaplanırken işçinin gerçek ücretinin ve gerçek kayıp oranının esas alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, aktüeryal hesaplamaların bilimsel verilere dayanması (güncel yaşam tabloları kullanılması, doğru iskonto uygulanması) istenmektedir. Bu şekilde hesaplanan güç kaybı tazminatı, işçinin uğradığı maddi kaybı büyük ölçüde telafi eden bir tutar olarak hükmedilir. Manevi boyutta da, işçinin sakatlık derecesine göre ayrıca manevi tazminat takdiri yapılabilir ancak bu hesaplamaya dahil edilmez, ayrı değerlendirilir.