Dolandırıldım, Ne Yapmalıyım?

Dolandırıldım ne yapmalıyım sorusu, son yıllarda internet ve telefon üzerinden artan dolandırıcılık vakalarıyla birlikte çok daha sık sorulmaya başlandı. Siber güvenlik raporlarına göre, 2023 yılında Türkiye’de oltalama (phishing) saldırıları bir önceki yıla kıyasla %47 oranında artış gösterdi. Dolandırıcılar teknolojiyi ve sosyal mühendislik taktiklerini kullanarak toplumun her kesimini hedef alıyor. Bu makalede, 2024-2025 yıllarında sıkça karşılaşılan güncel dolandırıcılık yöntemlerini, dolandırıldığınızı fark ettiğinizde atmanız gereken adımları ve yasal haklarınızı sade ve anlaşılır bir dille ele alıyoruz. Amacımız, dolandırıcılık mağdurlarına bilinçli ve hukuki bir yol haritası sunmaktır.
Günümüzde telefon ve internet dolandırıcıları, çeşitli senaryolarla kullanıcıları tuzağa düşürmeye çalışıyor. 2024-2025 arasında bu tür vakalarda ciddi artış yaşandı.
2024-2025’te Yaygınlaşan Dolandırıcılık Yöntemleri
Güncel dolandırıcılık yöntemleri teknolojik gelişmelere paralel olarak çeşitlenmiştir. İşte 2024 ve 2025 yıllarında Türkiye’de sıkça karşılaşılan başlıca dolandırıcılık türleri:
- Telefonla Kendini Polis/Savcı Olarak Tanıtma: Dolandırıcı, sizi telefonla arayarak kendini polis, jandarma, savcı veya başka bir kamu görevlisi gibi tanıtır. Genellikle “adınız bir soruşturmada geçiyor” veya “hesabınız terör örgütlerince ele geçirildi” gibi yalanlarla korku ve panik yaratır. İnandırıcılığı artırmak için arka planda telsiz sesi dinletmek, sahte sicil numarası vermek gibi detaylar kullanırlar. Ardından “paranızı güvende tutmak için şu IBAN’a transfer edin” ya da “kendinizi temize çıkarmak için altınlarınızı bir görevliye teslim edin” talebi gelir. Tamamen kurgu olan bu “savcı talimatı” veya “gizli operasyon” senaryosu, maalesef birçok kişinin tüm birikimini kendi eliyle dolandırıcıya teslim etmesine yol açmıştır.
- Sahte Banka Görevlisi Aramaları: Bu yöntemde dolandırıcı, bankanızdan arıyor gibi yaparak sizi kandırır. Genellikle telefon ekranında resmi banka numaraları veya “banka müşteri hizmetleri” şeklinde görünen sahte arama kimlikleri kullanırlar. Senaryolardan biri, hesabınızda şüpheli işlemler tespit edildiği ve iptal için yardıma ihtiyaç duyulduğu yalanıdır. Size sözde bankadan bir onay SMS’i gönderilip ardından “gelen şifreyi iletin” veya “internet bankacılığı parolanızı paylaşın” denir. Başka bir senaryoda da “kredi kartı yıllık aidatı iadesi” gibi bir ödül vaadi sunarlar ve kart/banka bilgilerinizi talep ederler. Örneğin, İzmir’de bir dolandırıcı çetesi kendini banka görevlisi olarak tanıtıp “kart aidatı iadesi” bahanesiyle vatandaşların kimlik bilgilerini ele geçirerek 9 kişiyi toplamda 2 milyon TL dolandırmıştır. Bankalar hiçbir zaman telefonla arayıp şifre veya SMS kodu sormaz – bu tür aramalar kesinlikle dolandırıcılık amaçlıdır.
- SMS/WhatsApp ve E-posta ile Phishing (Oltalama): Dolandırıcılar, resmi kurum veya şirketler adına sahte SMS veya e-postalar göndererek kişisel verileri çalmaya çalışır. Örneğin, sahte e-Devlet bildirimleri çok yaygınlaştı. Telefonunuza “adınıza icra takibi başlatılmıştır, detaylar için tıklayın” veya “mahkeme celbi: e-Devlet’ten görüntülemek için linke girin” şeklinde mesajlar gelebilir. Mesajda paylaşılan link sizi gerçeğinden ayırt edilemeyecek bir sahte e-Devlet veya banka giriş sayfasına yönlendirir. Buraya girdiğiniz T.C. kimlik numarası, şifre, SMS onay kodu gibi bilgiler dolandırıcıların eline geçer. Benzer şekilde kargo şirketi, vergi dairesi, sigorta şirketi gibi görünen mesajlar da oltalama amacı taşıyabilir. Resmi kurumlar SMS ile link göndermez; böyle bir link içeren mesaj alırsanız tıklamayın, onun yerine doğrudan e-Devlet’e kendiniz giriş yaparak gerçekten bir tebligat olup olmadığını kontrol edin. Büyük olasılıkla böyle bir mesaj, sizi kandırmak isteyen dolandırıcılardan gelmiştir.
- IBAN’a Para Gönderme Tuzakları: Bu yöntemde dolandırıcı, kurbanı kandırarak kendi hesaplarına para göndermesini sağlar. Örneğin, sosyal medyada veya ikinci el alışveriş sitelerinde satış yapan birine yaklaşarak “yanlışlıkla fazla ödeme yaptım, lütfen fazlayı şu IBAN’a geri gönderin” numarası çekilebilir. Veya dolandırıcı, “güvenli hesaba para aktar” senaryosu ile kurbanın parayı aslında kendi kontrol ettiği bir hesaba aktarmasını sağlar (bu, genellikle yukarıda bahsedilen sahte polis/savcı hikâyesinde kullanılır). Bir başka tuzak da, “IBAN kiralama” adı altında insanları hesaplarını kullanmaya ikna etmektir. Dolandırıcılar, banka hesabınızı “size komisyon verelim, hesabınızı kullanmamıza izin verin” diyerek kiralamak isteyebilir. Bu yolla kendi kimliklerini gizleyerek yasa dışı para transferleri yaparlar. Dikkat: Başkasının kullanımına bilerek banka hesabı açmak veya kullandırmak suçtur ve sizi de sorumlu kılar. Son dönemde IBAN kiralama ilanlarının arttığı ve bunun bir suç gelirlerini aklama yöntemi olduğu Ticaret Bakanlığı tarafından özellikle vurgulanarak halk uyarılmıştır.
- Yatırım ve Kripto Para Dolandırıcılıkları: “Kısa sürede yüksek kazanç” vaat eden sahte yatırım danışmanları veya platformları da 2024-2025’te sıkça görülüyor. Sosyal medya reklamları veya telefon aramaları yoluyla ulaşıp forex, kripto para, hisse senedi yatırımı vaadiyle insanları kandırıyorlar. Başta küçük kârlar gösterip güven kazanıyor, sonra daha büyük meblağlar yatırılmasını isteyerek ortadan kayboluyorlar. Unutmayın, kolay para kazanma vaadiyle sizden para talep eden her türlü çevrimiçi platforma şüpheyle yaklaşın. Yine bu dolandırıcılar genellikle WhatsApp gibi kanallardan sahte dekontlar, yapay ekran görüntüleri göndererek inandırıcılığı artırır. 2024 yılında, yatırım tavsiyesi veren sahte sosyal medya hesapları ve uygulamalar aracılığıyla özellikle öğrenciler, ev hanımları gibi gelir düzeyi kısıtlı kesimler hedef alınmıştır. Gerçek yatırım şirketleri SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) lisansına sahiptir; lisansı olmayan kişi ve kurumlara asla para göndermeyin.
Yukarıda sayılanlar dışında “kapora dolandırıcılığı” (sahte ilanla kapora alıp kaybolma), “joker arama” (gerçek banka/kurum numaralarını taklit eden aramalar), sosyal medya hesap ele geçirme gibi yöntemler de var. Ancak hepsinin ortak noktası, aciliyet hissi veya cazip tekliflerle sizi tuzağa düşürmeleri ve sonunda ya kişisel bilgilerinizi ele geçirmeleri ya da para transferi yaptırmalarıdır. Dolandırıcılık yöntemleri sürekli evrim geçirdiği için, tedbirli olmak ve güncel yöntemler konusunda bilgilenmek en büyük korunma yoludur.
Dolandırıldığınızı Fark Ettiyseniz İlk Adımlar (Dolandırıldım, Ne Yapmalıyım?)
Bir dolandırıcılığa maruz kaldığınızı anladığınız anda hızlı ve doğru adımlar atmak çok önemlidir. Dolandırıcılar genellikle izlerini kaybettirmek için zamanla yarışır, bu nedenle siz de zamana karşı mücadele etmelisiniz. İşte yapmanız gerekenler:
- Sakin Olun ve Kanıtları Toplayın: Öncelikle panik yapmamaya çalışın. Hemen o ana dair tüm kanıtları kaydedin. Telefon konuşması gerçekleştiyse arama kayıtları, arayan numaranın ekran görüntüsü; mesajlaşma olduysa WhatsApp/SMS ekran görüntüleri; para gönderdiyseniz dekontlar ve banka işlem kayıtları gibi delilleri saklayın. Mümkünse dolandırıcıyla iletişiminizi sonlandırmadan önce konuşmaları kayda almanız faydalı olabilir. Örneğin, sizi arayan dolandırıcıyla yaptığınız görüşmeyi telefonunuzda kaydetmek yasal süreçte işe yarayabilir. (Kişinin kendi yaptığı görüşmeyi kaydetmesi Türk hukuku açısından delil olarak sunulabilir.) Ancak güvenliğiniz riske girecekse daha fazla iletişimde kalmayın.
- Banka ve Finansal Kurumları Uyarın: Eğer dolandırıcıya banka hesap bilgilerinizi, kart şifrenizi verdiyseniz veya hesabınızdan para çekildiyse derhal bankanızı arayın. Kartlarınızı iptal ettirin, internet bankacılığı şifrelerinizi değiştirin. Kendi hesabınızdan dolandırıcının IBAN’ına para gönderdiyseniz, yine bankanızı arayıp durumu bildirin. Bazen hızlı hareket edildiğinde, banka karşı tarafa giden ödemeyi dondurabilir veya geri çağırabilir. Özellikle mesai saatleri içinde yapılan EFT işlemlerinde, bankaya hemen haber vermek önemlidir. Ayrıca banka, dolandırıcının hesabının bulunduğu bankayla temasa geçip paraya bloke koyulması için girişimde bulunabilir. Bu adımlar her zaman başarılı olmasa da şansınızı denemeniz gerekir, vakit kaybetmeyin.
- Cihaz ve Hesap Güvenliğini Sağlayın: Eğer bir linke tıklayıp cihazınıza zararlı yazılım bulaşmış olabileceğinden şüpheleniyorsanız, cihazınızı uçak moduna alın ve bir uzmana danışın. Internet bankacılığı veya e-Devlet şifrenizi girdiyseniz, başka bir cihazdan hemen şifreleri değiştirin. Bilgisayarınızda antivirüs taraması yapın. E-posta hesabınız ya da sosyal medya hesaplarınız ele geçirildiyse, kurtarma adımlarını uygulayın ve mümkünse iki faktörlü kimlik doğrulamayı etkinleştirin.
- Hemen Yetkili Makamlara Başvurun: Delillerinizi güvence altına aldıktan ve acil işlemleri yaptıktan hemen sonra resmi makamlara olayı bildirin. Aşağıdaki bölümde detaylı şekilde ele alacağımız gibi, en hızlı şekilde polise ve savcılığa ulaşmanız gerekiyor. Dolandırıcılık suçlarında zamanında yapılan şikâyet, hem faillerin izinin sürülmesi hem de belki paranın izinin bulunabilmesi için kritiktir.
Bu ilk adımlar, mağduriyetinizi kontrol altına almanıza yardımcı olacaktır. Kısaca “Dolandırıldım ne yapmalıyım?” sorusunun cevabı: soğukkanlılıkla kanıtları toplamak, finansal zararınızı sınırlamak ve derhal yetkilileri haberdar etmektir. Şimdi bu yetkililere nasıl başvuracağınızı ve yasal süreçte neler yapmanız gerektiğini inceleyelim.
İlgili Kurumlara Başvuru: Nereye Şikayet Edilir?
Bir dolandırıcılık mağduru olarak hakkınızı aramak ve suçluların yakalanmasını sağlamak için resmi kurumlara başvurmalısınız. Türkiye’de dolandırıcılık suçlarına bakmakla görevli merciler şunlardır:
- Cumhuriyet Savcılığı: Her il ve ilçede Adalet Sarayı (adliye) içerisinde Cumhuriyet Başsavcılığı bulunur. Dolandırıcılık bir ceza suçu olduğundan, en yetkili makam savcılıktır. Doğrudan savcılığın ilgili bürosuna giderek suç duyurusu dilekçesi verebilirsiniz (nasıl yazılacağını bir sonraki bölümde anlatacağız). Savcılığa başvurmak, olayı resmi olarak yargı mercilerine intikal ettirmek demektir. Savcı, dilekçeniz üzerine bir soruşturma başlatır.
- Emniyet (Polis) veya Jandarma: Olayın meydana geldiği yere göre polis veya jandarma birimleri de şikâyetinizi alabilir. Özellikle Siber Suçlarla Mücadele Şubesi (polis içerisinde bilişim suçlarına bakan birim) bu tür internet ve telefon dolandırıcılıklarında uzmanlaşmıştır. Bulunduğunuz il/ilçedeki karakola gidip ifade verebilir, elinizdeki delilleri teslim edebilirsiniz. Emniyet birimleri sizin ifadenizi tutanak altına aldıktan sonra savcılığa iletecektir. Yani polise gitmek de sonuçta savcılığa gitmekle aynı süreci tetikler; farkı, polis size ifade alma konusunda yardımcı olur ve teknik detayları toparlar. Örneğin dolandırıcıyla yaptığınız WhatsApp yazışmalarını polis memuruna gösterebilir, onlar tutanağa geçirir veya dijital kopyasını alırlar.
- Bankalar ve BDDK: Banka üzerinden gerçekleşen bir dolandırıcılık varsa (örneğin dolandırıcıya EFT yaptıysanız veya kredi kartınız kopyalandıysa), kendi bankanız dışında olayı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) veya Türkiye Bankalar Birliği gibi üst kurumlara da bildirebilirsiniz. Bu kurumlar bireysel şikâyet almasa da bankaların dikkatli olması ve gerekirse iç soruşturma açması için uyarıcı rol oynar. Ancak pratikte, öncelikle bankanızın sahtekarlık birimiyle görüşmek ve savcılığa şikâyet etmek esastır.
- Diğer İlgili Kurumlar: Eğer dolandırıcılık belirli bir sektöre ilişkin ise, ilgili düzenleyici kuruma da başvurmak gerekebilir. Örneğin, yatırım dolandırıcılığına uğradıysanız Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)’ya durumu iletebilirsiniz. Tüketici olarak aldatıldıysanız, Ticaret Bakanlığı Tüketici Hakem Heyetleri veya CİMER (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) üzerinden de şikâyet oluşturabilirsiniz. Ancak unutmayın, cezai soruşturma başlatabilmek için mutlaka savcılığa suç duyurusunda bulunmanız gerekir. Diğer yollar daha çok idari inceleme veya önlem amaçlıdır.
Özetle, ilk durağınız kolluk kuvvetleri (polis/jandarma) veya doğrudan savcılık olmalıdır. Hatta mümkünse bir ceza avukatı ile görüşüp onun aracılığıyla doğrudan süreci başlatmak faydalı olabilir. Avukatınız olmasa da siz bizzat da gidip şikâyetinizi yapabilirsiniz. “Dolandırıcılık suçu mağduru iseniz, hemen kolluk ya da Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmalısınız” tavsiyesi hukuk uzmanlarınca özellikle vurgulanmaktadır. Zaman geçtikçe dolandırıcının izini sürmek zorlaşacağından, bu başvuruyu gecikmeden yapmak çok kritik.
Suç Duyurusu Dilekçesi Nasıl Yazılır ve Nereye Verilir?
Dolandırıcılık mağduru olarak savcılığa yapacağınız başvuru, genellikle “suç duyurusu dilekçesi” formatındadır. Bu dilekçeyi nasıl hazırlayıp sunacağınıza dair adımlar şöyle:
- Dilekçenin Hitap ve Konu Kısmı: Dilekçenin sağ üst köşesine, olayın gerçekleştiği yerin Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazın (örneğin: “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na”). Hemen altına dilekçe konusu olarak “Dolandırıcılık Suçu Hakkında Suç Duyurusu” yazabilirsiniz.
- Kimlik ve İletişim Bilgileri: Kendi adınız, soyadınız, T.C. kimlik numaranız, adresiniz ve telefon numaranız dilekçede bulunmalı. Bu bilgiler hem sizin mağdur olarak kim olduğunuzu gösterecek hem de savcılığın size tebligat gönderebilmesi için gereklidir.
- Olayın Anlatımı: Bu bölümde dolandırıcılık olayını tüm detaylarıyla, kronolojik bir sırayla anlatın. Ne zaman, nerede, nasıl dolandırıldınız? Açık ve anlaşılır bir dille yazmaya özen gösterin. Örneğin: “01.04.2025 tarihinde saat 14:00 sularında beni 0XXX XXX XX XX numaralı telefondan arayan ve kendisini banka görevlisi olarak tanıtan bir kişi tarafından yanıltıldım. Bu şahıs kredi kartı yıllık aidatımın iade edileceğini söyleyerek benden kart bilgilerimi aldı. Ardından hesabımdan 10.000 TL para çekildiğini fark ettim…” gibi somut bilgiler verin. Eğer dolandırıcı belirli bir isim verdiyse (gerçek veya sahte), telefon numarası, IBAN numarası, tarih-saat gibi tüm ayrıntıları yazın. “Whatsapp üzerinden mesajla iletişime geçtik, kullanıcı adı X olan hesap bu mesajları attı” gibi delile dayalı açıklamalar yapın.
- Yasal Unsurlar ve Talep: Olayı anlattıktan sonra, bunun Türk Ceza Kanunu’na göre suç olduğunu belirtip faillerin bulunup cezalandırılmasını talep edin. Örneğin: “Yukarıda anlatılan eylem, TCK’nın 157 ve devamı maddelerinde tanımlanan dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır. Bu nedenle, ilgili şahıs ya da şahıslardan şikayetçiyim. Soruşturma yapılarak tespit edilmelerini, haklarında kamu davası açılmasını ve cezalandırılmalarını talep ediyorum.” gibi bir ifade yerinde olacaktır. Ayrıca maddi zararın tazmini için de talepte bulunabilirsiniz: “Ayrıca uğradığım 10.000 TL zararın faillerden tahsil edilerek tarafıma iadesini talep ediyorum” gibi.
- Sonuç ve İmza: Dilekçenizin sonuna “Arz ederim” ifadesiyle biten klasik dilekçe kapanışını yapın. Örneğin: “Gereğini bilgilerinize arz ederim.” Altına tarih atıp, imzanızı ekleyin. (Elden verecekseniz tarih ve imza, eğer UYAP üzerinden veriyorsanız elektronik imza ile onaylanır.)
- Ekler (Deliller): Elinizdeki delilleri dilekçenize ek yapın. Dilekçenin en altına “Ekler:” başlığı altında listeleyebilirsiniz: Örneğin, “1. Banka EFT dekontu (2 sayfa), 2. WhatsApp yazışma ekran görüntüleri (3 sayfa), 3. Arama kaydı dökümü…” gibi. Eklediğiniz her şeyi dilekçenizin ekler kısmına yazdığınızdan emin olun ve birer kopyasını yanınızda götürün.
Dilekçenizi yazdıktan sonra, bunu savcılığa iki şekilde verebilirsiniz: (1) Doğrudan Savcılık Kalemine teslim edebilirsiniz. Adliyeye gidip başsavcılık kalemine veya suç duyurusu bürosuna dilekçenizi verince, size başvuru numarası veren bir alındı belgesi düzenlerler. (2) Alternatif olarak, en yakın polis karakoluna gidip bu dilekçeyi verebilir veya aynı içerikte sözlü ifade tutanağı tutturabilirsiniz; polis dilekçenizi/sizin beyanınızı savcılığa iletir. Hangi yolu seçerseniz seçin, mümkünse dilekçenizin bir fotokopisini alıp üzerine karşı taraftan “alındı” kaşesi vurdurun. Bu, ileride başvurunuzun yapıldığını ispat etmeniz gerekirse işe yarar.
Unutmayın, dilekçeyi şahsen yazacak durumda değilseniz, karakolda nöbetçi memur da sizin anlattıklarınızı yazıya geçirip size okutarak imzalatabilir. Önemli olan içerikte hiçbir detayın atlanmaması ve doğru bir biçimde yazılmasıdır. Gerekirse bir avukat yardımıyla da dilekçe hazırlanabilir.
Delil Toplama ve Koruma Yöntemleri
Dolandırıcılık olaylarında delillerin düzgün bir şekilde toplanması ve sunulması davanın gidişatını belirleyen en önemli unsurlardandır. Mağdur olarak siz, olayın en birincil tanığısınız ve çoğu delil sizin elinizde veya bilginiz dahilinde. Bu nedenle, aşağıdaki hususlara dikkat ederek delillerinizi toparlayın:
- Ekran Görüntüleri ve Kayıtlar: Eğer dolandırıcıyla yazılı iletişim kurduysanız (WhatsApp, SMS, e-posta vb.), bu yazışmaların ekran görüntülerini hemen alın. Ekran görüntüleri tarih ve saatleri gösterir şekilde olsun. Mümkünse karşı tarafın telefon numarası veya e-posta adresinin de göründüğü bir şekilde alın. Telefonunuzda arama kaydı varsa (arama geçmişi), dolandırıcının aradığı numaranın ekran görüntüsünü alın. Banka uygulaması veya internet bankacılığı üzerinden yapılan işlemleri ekran görüntüleriyle belgeleyin.
- Ses ve Görüntü Kayıtları: Telefon dolandırıcılığında, eğer konuşmayı kaydettiyseniz bu kayıt önemli bir delildir. Kanunen, siz konuşmaya taraf olduğunuz için kendi konuşmanızı kaydetmeniz özel hayatın gizliliğini ihlal sayılmaz; dolayısıyla delil olarak kullanılabilir. Görüntülü bir arama olduysa veya elinizde dolandırıcıya ait bir video varsa bunları da dijital olarak saklayın. Ancak hiçbir kayıt yapamadıysanız bile, en azından aranma saatinizi ve konuşulanları not edin ki ifadenizde doğru şekilde anlatabilesiniz.
- Belgeler ve Dekontlar: Para gönderdiyseniz, banka dekontunu veya ATM fişini mutlaka alın. E-posta yoluyla dolandırıldıysanız, dolandırıcının gönderdiği e-postayı silmeden gelen kutunuzda tutun (basılı çıktı almak da faydalı). Elinizde fiziki bir sahte belge varsa (örneğin dolandırıcı sahte bir mahkeme celbi gönderdiyse), bunu saklayın ve mümkünse fotokopisini çekip verin.
- Dijital Delillerin Korunması: Telefonunuz, bilgisayarınız dolandırıcılıkla ilgili önemli izler taşıyabilir. Bu cihazları kurcalamadan bir uzmana inceletebilirsiniz. Örneğin, dolandırıcı bir Trojan yazılım ile bilgisayarınıza sızdıysa, adli bilişim uzmanları bunu tespit edebilir. Bu sebeple, eğer cihazınıza bir müdahale olduğunu düşünüyorsanız, yetkili makamlardan cihazınıza el konulup incelenmesini talep edebilirsiniz. Tabii bu, ancak ciddi ve teknik bir vakaysa gerekli – çoğu durumda ekran görüntüleri ve kayıtlar yeterli olur.
- Delillerin Teslimi: Topladığınız tüm delilleri bir USB bellek içinde dijital olarak ve önemli olanları çıktı alarak fiziki olarak sunabilirsiniz. Suç duyurusunda bulunurken dilekçenize eklediğiniz bu delilleri savcılık veya polis birimlerine teslim edin. Teslim ettiğiniz her şey tutanakta listelensin. Örneğin, “1 adet 4 sayfalık WhatsApp görüşme çıktısı teslim alındı, 1 adet USB bellek içinde ses kaydı teslim alındı” gibi ibareler tutanağa geçsin.
- Yedekleme: Delillerinizi teslim ettikten sonra da mutlaka kendinizde birer kopyasını/yedeğini saklayın. Olası kaybolma veya teknik arıza riskine karşı, bulut depolama veya harici disk gibi bir yerde önemli kanıtları yedeklemek iyi bir fikirdir.
Savcılık soruşturması başladıktan sonra, gerekli görülürse ek deliller de toplanabilir. Örneğin, savcı bankadan hesap hareketi dökümlerini isteyebilir, telefon operatöründen arama kayıtlarını talep edebilir, güvenlik kamerası varsa kayıtları getirtebilir. Ancak bunların temeli sizin ilk sunduğunuz bilgilerle atılır. Sizin sağladığınız ayrıntılar ne kadar net ve destekleyici ise savcılığın failin izini sürmesi o kadar kolay olur. Bu nedenle, hiçbir detayı önemsiz sanmayın – dolandırıcının kullandığı takma isimden tutun da para transferindeki açıklama notuna kadar her şeyi paylaşın.
Türk Ceza Kanunu’nda Dolandırıcılık Suçu ve “IBAN Dolandırıcılığı” Cezası
Yaşadığınız olay, hukuk dilinde dolandırıcılık suçu olarak tanımlanır. Türk Ceza Kanunu (TCK), dolandırıcılığı farklı niteliklerine göre cezalandırmaktadır. Temel olarak iki ayırım vardır: Basit dolandırıcılık (TCK 157) ve nitelikli dolandırıcılık (TCK 158).
- Basit Dolandırıcılık (TCK 157): Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp kendisine veya bir başkasına haksız çıkar sağlayan kişi, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır (adli para cezası da verilebilir). Basit dolandırıcılık, özel bir durum yoksa uygulanan genel kuraldır. Ancak günümüzdeki dolandırıcılık olaylarının çoğu, bilişim sistemleri kullanılarak veya kamu kurumlarının adını kötüye kullanarak yapıldığı için, genellikle nitelikli hal kapsamına girmektedir.
- Nitelikli Dolandırıcılık (TCK 158): Kanun, dolandırıcılığın bazı hallerini “nitelikli” yani daha ağır cezayı gerektiren tür olarak belirlemiştir. Özellikle bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması, bankaların veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması, kendini kamu görevlisi veya banka çalışanı olarak tanıtarak yapılması gibi durumlar nitelikli dolandırıcılık sayılır. Örneğin, telefonla kendini polis ya da bankacı olarak tanıtıp para isteyen biri ya da internet üzerinden sizi oltalayan biri nitelikli dolandırıcılık suçu işlemektedir. TCK 158’e göre nitelikli dolandırıcılığın cezası 3 yıldan 10 yıla kadar hapistir, ayrıca 5.000 güne kadar adli para cezası da verilir. Kanun der ki, eğer suç bu sayılan şekillerde işlenmişse hapis cezası 3 yıldan az olamaz (hatta bazı durumlarda 4 yıldan az olamaz). Yani hakim, ceza verirken alt sınırı yükseltmek zorundadır. Örneğin, dolandırıcı kendini kamu görevlisi gibi tanıtmışsa veya bilişim sistemlerini kullanmışsa, verilecek hapis cezası en az 4 yıl olacaktır. IBAN dolandırıcılığı cezası da bu kapsamda değerlendirilir; zira IBAN üzerinden yapılan sahtekârlıklar genelde bilişim sistemleri aracılığıyla yapılmaktadır ve TCK 158 kapsamında 3 ila 10 yıl arası hapis cezasını gerektirir.
Dolandırıcılık suçu şikâyete tabi bir suç değildir; yani savcılık haberdar olduğunda resen (kendiliğinden) de soruşturma başlatabilir. Ancak genelde mağdurların şikâyeti ile süreç işler. Suçun niteliğine göre yukarıdaki cezalar uygulanırken, birden fazla kişiyi dolandırmak, örgütlü bir şekilde yapmak gibi durumlar cezayı artırıcı etkendir (örneğin, bir suç çetesi halinde yapılıyorsa ceza yarı oranında artırılabilir).
Yargılama sonunda ceza verilirse, mahkeme bazen dolandırıcıyı mağdurun zararını tazmine de mahkum edebilir. Fakat bu tazmin kararı her zaman çıkmayabilir; genelde ceza davası sadece cezalandırma odaklıdır. Parasal kaybın geri alınması için ayrıca hukuki yollara başvurmak gerekebilir (bir sonraki bölümde ele alıyoruz). Önemli bir husus da: Dolandırıcılık suçu sonucunda elde edilen paralar/menfaatler suçtan elde edildiği için, mahkeme kararıyla bunlara el konulup devlet hazinesine gelir yazılması mümkündür. Ancak mağdurun zararının karşılanması için, mağdurun hukuk mahkemesinde dava açması daha garanti bir yoldur.
Son olarak, “IBAN dolandırıcılığı” halk arasındaki tabirdir; hukuken bu da dolandırıcılığın bir çeşidi olduğu için ceza kanununda ayrı bir madde olarak geçmez. Yine de kavram olarak IBAN dolandırıcılığı, genelde elektronik ortamda IBAN kullanarak yapılan nitelikli dolandırıcılıklara işaret eder. Örneğin, bir şirketin mail trafiğine girip IBAN değiştirerek parayı kendi hesabına yönlendirme gibi profesyonelce planlanmış dolandırıcılıklar son yıllarda şirketleri bile mağdur ediyor. Bu tür suçlar da aynı TCK 158 kapsamındadır ve ağır ceza öngörülür.
Hukuki Süreç: Soruşturma ve Dava Ne Kadar Sürer?
Dolandırıcılık vakalarında hukuki süreç sabır gerektirebilir. Soruşturma ve kovuşturma (dava) olmak üzere iki aşamalı bir süreç sizi bekler:
- Soruşturma Aşaması (Savcılık İncelemesi): Suç duyurusunu yaptıktan sonra savcılık olayı soruşturmaya başlar. Bu aşamada savcı, polis aracılığıyla delilleri toplatır, tanıkları dinler, gerekirse teknik takipler yapar. Soruşturmanın süresi vaka bazında değişkendir. Eğer dolandırıcının kimliği belliyse ve deliller yeterliyse, soruşturma birkaç ay içinde tamamlanabilir. Ancak dolandırıcının kimliği belirsizse, IP adresi tespiti, banka hesaplarının takibi gibi teknik işler gerektiğinden soruşturma uzayabilir. Özellikle siber dolandırıcılık olaylarında failler yurt dışındaysa veya sahte kimlik kullandıysa, savcılığın sonuca ulaşması aylar, hatta bazen yıllar alabilir. Savcı yeterli delile ulaşırsa, iddianame denilen belgeyi hazırlayarak davayı açar. Eğer delil yetersizse kovuşturmaya yer olmadığı kararı (takipsizlik) verebilir; bu durumda yeni delil çıktığında dosya tekrar açılabilir.
- Kovuşturma Aşaması (Mahkeme Dava Süreci): Savcı iddianameyi düzenleyip mahkemeye sunduğunda, ceza davası başlamış olur. Dolandırıcılık davaları Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülür (nitelikli dolandırıcılık genelde Asliye Ceza, eğer suç örgütü varsa Ağır Ceza Mahkemesi de olabilir). Mahkeme, tarafları duruşmalara çağırır. Mağdur olarak siz de duruşmalara katılabilir, ifade verebilir ve taleplerinizi iletebilirsiniz. Dava süresi, mahkemenin iş yüküne, sanığın savunma taktiklerine göre farklılık gösterir. Birçok dolandırıcılık davası bir yıldan uzun sürebilir. İlk celse ile karar celsesi arasında genelde birkaç duruşma olur ve tanıklar dinlenir, bilirkişi incelemeleri yapılabilir. Özellikle teknik konular (örneğin bilgisayar incelemesi, hesap hareketlerinin analizi) varsa, bilirkişi raporu beklenirken duruşmalar arasında aylar geçebilir.
- Hüküm ve Sonrası: Mahkeme nihayetinde kararını verir. Suç sabit görülürse hapis ve/veya para cezası kararı çıkar. Sanık tutuklu değilse bile karar kesinleşene kadar genelde tutuklanabilir (kaçma şüphesi nedeniyle) – bu, kamu davasının niteliğine göre değişir. Karşı taraf cezayı almış olsa da karar hemen kesinleşmez; sanık temyize (istinaf ve Yargıtay süreçlerine) götürebilir. Bu da ek birkaç ay veya yıl sürebilir. Kısacası, yargılama süreci bazen 2-3 yılı bulabilir.
Maalesef adli süreçlerin yavaş ilerlemesi, dolandırıcılık mağdurlarının sıkça şikayet ettiği bir durumdur. Ancak siz mağdur olarak süreci hızlandırmak için yapabileceklerinizi yapmalısınız: Tebligatları takip etmek, duruşmalara katılmak, gerekiyorsa müdahil (katılan) sıfatı talep ederek davaya aktif taraf olmak. Ayrıca eğer soruşturma uzun süre ilerlemiyorsa, savcılık kalemine gidip dosya durumu hakkında bilgi alabilir veya avukatınız aracılığıyla işlemlerin hızlandırılmasını isteyebilirsiniz.
Özetle, hukuki süreç sabır gerektirir ve net bir süre vermek zordur. Bazı basit vakalar 6 ayda sonuçlanabilirken, uluslararası boyutu olan karmaşık dolandırıcılıklar için soruşturmanın bile birkaç yıl sürdüğü olur. Siz, hakkınızı kararlılıkla takip etmeli ve pes etmemelisiniz.
Dolandırıcının Tespiti ve Yakalanması (Dolandırıcıyı Nasıl Bulurum?)
Birçok mağdurun aklındaki soru: “Dolandırıcıyı nasıl bulurum?” Aslında dolandırıcıyı bulma ve yakalama işi tamamen emniyet ve yargı makamlarının görevidir. Ancak sürecin nasıl işlediğini bilmek, beklentilerinizi doğru yönetmenize yardımcı olacaktır:
- Teknik İz Sürme: Dolandırıcıların bıraktığı ilk izler kullandıkları telefon numarası, banka IBAN’ı, e-posta adresi, IP adresi gibi verilerdir. Savcılık ve emniyet, örneğin dolandırıcının aradığı telefon numarasını Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı üzerinden kime kayıtlı olduğunu sorgulayabilir. Ancak dikkat: çoğu dolandırıcı başkasının adına kayıtlı hatlar kullanır (örneğin başkalarının kimlik bilgileriyle çıkarılmış “çalıntı kimlik” hatları ya da yurt dışında kayıtlı internet numaraları). Yine de bu bir başlangıçtır. IBAN numarası varsa, ilgili bankadan hesap sahibinin bilgileri istenir. Bu da kimi zaman “maşa” diye tabir edilen aracı kişilere ait olabilir – örneğin dolandırıcı, başkasının hesabını kullanmış olabilir. E-posta adresi veya IP adresi takibi de yapılabilir; servis sağlayıcılar IP adresinin hangi internete ait olduğunu, hatta mümkünse kullanıcı bilgilerini savcılığa iletir. Fakat IP adresi yurtdışına ait çıkarsa, uluslararası adli yardımlaşma devreye girer ve süreç zorlaşır.
- Kimlik Tespiti ve Operasyon: Eğer elde edilen izler gerçek kişilere ulaşırsa, emniyet hemen harekete geçerek ilgili kişiyi gözaltına alabilir. Örneğin yukarıda bahsedilen İzmir’deki banka görevlisi kılıklı dolandırıcılar, teknik ve fiziki takip sonucu tespit edilip operasyonla yakalanmıştı. Yeri tespit edilen dolandırıcı, savcının talimatıyla yakalanır ve adresinde arama yapılır; genelde dolandırıcılıktan elde ettiği telefonlar, bilgisayarlar, paralar bulunur. Yakalanan kişi suçu işlemiş olan asıl fail çıkabileceği gibi, bazen sadece hesabını kullandıran üçüncü şahıs olabilir. Emniyet bu durumda zinciri çözmek için ifadeler alır, bu kişi aracılığıyla asıl fail(ler)e ulaşmaya çalışır.
- Zor Durumlar: Ne yazık ki birçok dolandırıcılık vakasında fail(ler)in kimliğini tespit etmek kolay olmuyor. Özellikle çağrı merkezleri kurarak yabancı ülkelerden arayan dolandırıcı şebekeleri var. Europol gibi uluslararası operasyonlar gerektiği durumlar bile yaşanıyor. Eğer dolandırıcı VPN, Tor ağı gibi izlenmesi çok zor teknolojiler kullandıysa veya tamamen sahte kimliklerle hareket ettiyse, soruşturma faili bulamadan uzun süre sürüncemede kalabilir. “Dolandırıcıyı nasıl bulurum?” sorusunun yanıtı bazen acı şekilde “bulamayabilirsiniz” olur. Savcılık dosyayı faili meçhul bırakarak yıllarca açık tutabilir. Bu durum özellikle uluslararası internet dolandırıcılıklarında sık görülüyor. Örneğin Nijerya, Hindistan gibi ülkelerden yapılan bazı yatırım dolandırıcılıklarında, Türk makamlarının eli sınırlı kalabiliyor.
- Yine de Umut Var: Birçok durumda dolandırıcılar tamamen anonim kalamıyor. Türkiye içinde yapılan dolandırıcılıklarda, para hareketi mutlaka bir noktada gerçek bir kimliğe dayanıyor. Örneğin dolandırıcının kullandığı IBAN, bir şekilde bir bankada açılmış ve o bankada kimlik ibrazı zorunlu. Sahte kimlikle açılsa bile, kamera kayıtlarından gerçek kişi tespit edilebilir. Nitekim bazı mahkeme kararlarında, dolandırıcının banka şubesine gidip parayı çekerken güvenlik kamerasına yakalandığı ve bu sayede kimliğinin belirlendiği görülmüştür. Polis bu tür ipuçlarını titizlikle takip eder. Dolandırıcıların bir kısmı yakayı ele vermektedir – özellikle organize hareket eden çeteler, er ya da geç bir açık verip çökertiliyor.
Sonuç olarak, dolandırıcıyı sizin bireysel olarak bulmanız genellikle mümkün değil. Yapmanız gereken, tüm bildiklerinizi yetkililere verip onların izlemesine yardımcı olmak. Elinizdeki en ufak detay bile (örneğin dolandırıcının konuşma tarzı, aksanı, kullandığı bir ifade, verdiği hesap numarası vb.) onların puzzle’ı çözmesine katkı sunabilir. “Dolandırıcıyı nasıl bulurum?” sorusunun cevabı: Bulamazsanız bile, polis ve savcının bulması için gereken tüm ipuçlarını verin ve süreci takip edin. Onlar gerek teknik, gerek operasyonel imkanlarla gerekeni yapacaklardır. Eğer uzun süre bir ilerleme olmazsa, dosyanızın peşine düşün; savcılıktan bilgi talep edin. Bazen dosyalar yoğunluk arasında unutulabilir, takibiniz ilerleme sağlar.
Dolandırıcılık Mağdurları İçin Geri Ödeme (Paramı Geri Alabilir miyim?)
Bir dolandırıcılığın en can alıcı sonucu maddi kayıptır. Maalesef, dolandırıcılık mağdurlarının en çok merak ettiği şey olan “kaybettiğim paramı geri alabilir miyim?” sorusu, her zaman olumlu yanıtlanamayabiliyor. Yine de izlenebilecek yollar ve ihtimaller şöyle:
- Bankalar Aracılığıyla İade: Eğer dolandırıcıya para transferi yaptıktan hemen sonra durumu fark ettiyseniz ve bankanıza anında bildirimde bulunduysanız, para karşı tarafın hesabında dondurulabilirse iade mümkün olabilir. Örneğin havale/EFT yaptınız ve dolandırıldığınızı dakikalar içinde anladınız; hemen bankayı arayıp işlemi geri çekmeye çalıştınız. Karşı hesaptaki banka, hesabı bloke ederse para iade edilebilir. Ancak dolandırıcı genelde parayı gelir gelmez çeker veya başka hesaba aktarır. Bu yüzden bu şans oldukça düşüktür. Yine de denemeye değer, derhal bankalarla iletişime geçin.
- Ceza Yargılamasında Tazmin: Ceza mahkemesi, eğer siz katılan (müşteki) olarak davaya dahil olursanız, yargılama sonunda uğradığınız zararın sanık tarafından ödenmesine karar verebilir. Bu her davada olmaz ama talep edilebilir. Özellikle dolandırıcının yakalanması ve yargılanması durumunda, mahkemeden manevi ve maddi tazminat talebinde bulunabilirsiniz. Hakim bunu ceza davası içinde değerlendirebileceği gibi, genelde ayrı bir hukuk davası açılmasını daha uygun görür. Bazı durumlarda mahkeme, sanığın cezasının yanı sıra müştekinin zararını karşılama yükümlülüğü de koyabilir.
- Hukuk Davası (Alacak Davası): Ali Deniz isimli hukukçu şu tavsiyede bulunuyor: “Dolandırıldım, paramı nasıl alabilirim?” sorusuna verilecek en etkili cevap, zaman kaybetmeden Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açmaktır. Ceza davası sanığı cezalandırır ancak paranızı otomatik geri getirmez; o yüzden dolandırıcıya karşı hukuk mahkemesinde haksız fiil nedeniyle tazminat davası açabilirsiniz. Bu davada, sizden haksız şekilde alınan paranın faiziyle birlikte iadesini talep edersiniz. Elinizde ceza dosyasındaki deliller de olacağı için, hukuk davasını kazanma şansınız yüksektir. Ancak burada pratik bir sorun var: Dolandırıcının üzerinde mal varlığı yoksa, kazanılan dava kağıt üzerinde kalabilir. Yani mahkeme iade kararı verse bile karşı tarafın ödeyecek parası yoksa tahsilat yapılamaz. Ama diyelim dolandırıcı yakalandı ve banka hesaplarında para ele geçirildi ya da arabası, evi var – bu durumda hukuk davası ile o malvarlığına haciz koydurarak paranızı alabilirsiniz.
- Sigorta ve Fonlar: Bazı özel durumlarda, eğer dolandırıcılık bir finansal kurumun ihmaliyle kısmen ilişkiliyse (örneğin banka personelinin hatası yüzünden dolandırıldıysanız), ilgili kurum zararı karşılayabilir. Fakat bu nadirdir ve genelde bankalar kendi kusuru olmadıkça ödeme yapmaz. Devletin dolandırıcılık mağdurlarına yönelik genel bir tazmin fonu bulunmamaktadır. Ancak piramit satış/saadet zinciri gibi çok büyük dolandırıcılıklarda (Çiftlik Bank gibi olaylar) bazen devlet el koyduğu malvarlıklarından bir kısmını mağdurlara dağıtılmak üzere kullanabiliyor. Bu, her olayda geçerli bir durum değildir, istisna sayılır.
Gerçekçi olmak gerekirse: Dolandırıcılık vakalarının çoğunda para geri alınamaz. Dolandırıcılar genellikle elde ettikleri parayı hızla nakde çevirip harcar veya yurt dışına çıkarır. Yakalandıklarında üzerlerinde bir şey bulunmaz. Bu nedenle önleyici olmak ve hiç bu tuzağa düşmemek en garantili çözümdür. Yine de siz hukuki yollarınızı tüketin: Suç duyurusu sonrası, eğer fail tespit oluyorsa hukuk davası açın, icra takibi başlatın. Özellikle yüksek meblağlar için bu yollara başvurmak şarttır. Küçük meblağlarda ise avukat masrafı vs. düşünüldüğünde pratik olmayabilir; orada da ceza davasıyla yetinip en azından adaletin yerini bulmasını sağlamak bir kazanım olacaktır.
Özetle, geri ödeme alma ihtimali düşük ama imkânsız değil. Hızlı aksiyon, hukuk mücadelesi ve failin yakalanma durumuna göre paranızı geri kazanma şansınız olabilir. Bu ihtimali kovalamak tamamen sizin tercihiniz ve mücadelenize bağlı.
Avukat Tutmak Gerekli mi? Baro’dan Ücretsiz Hukuki Yardım Alınabilir mi?
Dolandırıcılık mağduru olduğunuzda bir avukat tutmak size hukuki süreçte büyük avantaj sağlayabilir, ancak bu her zaman zorunlu değildir. İşte avukat konusunu değerlendirmeniz için bilmeniz gerekenler:
- Şikayet İçin Avukat Şart Değil: Polis veya savcılığa gidip suç duyurusunda bulunmak için avukatınız olması gerekmiyor. Siz bizzat giderek de tüm süreci başlatabilirsiniz. Birçok dolandırıcılık mağduru, avukat tutmadan da şikâyetini yapıp davayı takip edebilir. Adliyelerde genellikle vatandaşların yönlendirilmesine yardımcı olacak ücretsiz danışma birimleri de bulunabilir. Ancak hukuk bilgisine sahip olmamak bazı haklarınızın gözden kaçmasına yol açabilir; bu yüzden imkân varsa avukat desteği değerlidir.
- Avukatın Sağlayacağı Faydalar: İyi bir ceza avukatı, dilekçenizin yazımından delillerin sunumuna, emniyet ve savcılık sürecinin takibine kadar size rehberlik edecektir. Özellikle karmaşık ve büyük çaplı dolandırıcılıklarda, avukat süreci hızlandırmak için savcılıkla iletişime geçebilir, eksik kalan delillerin toplanması için taleplerde bulunabilir. Dava aşamasında sizin vekiliniz olarak duruşmalara girer, sizin adınıza beyanda bulunur, haklarınızı savunur. Ayrıca hukuk davası açılması gerekirse bunu da başlatır. Kısacası siz işinize gücünüze devam ederken, hukuki süreci profesyonel biri yürütür. Tabii avukatlık hizmetinin de bir bedeli olduğunu unutmamak lazım.
- Maddi İmkanınız Yoksa – Adli Yardım: Avukat tutmak istiyorsunuz ama maddi durumunuz el vermiyorsa, Baro’nun Adli Yardım hizmetine başvurabilirsiniz. Türkiye’de her il barosu, maddi durumu yetersiz olan vatandaşlara ücretsiz veya düşük ücretli avukat desteği sağlar (adli yardım kapsamında). Bunun için bulunduğunuz ilin baro başkanlığına gidip adli yardım birimine başvuru yapmanız gerekir. Gelir durumunuzu belgeleyen evraklar istenir (örneğin fakirlik kağıdı, maaş bordrosu, SGK dökümü gibi). Baro, koşullarınız uygunsa size bir avukat atayabilir. Bu avukat ücreti baro tarafından karşılanarak davanızı takip eder. Dolandırıcılık gibi cezai konularda da adli yardımdan faydalanmanız mümkündür, özellikle ciddi miktarda zarara uğramışsanız ve ekonomik olarak avukat tutamıyorsanız bunu mutlaka sorun.
- Ücretsiz Hukuki Danışma: Ayrıca bazı baroların ve belediyelerin ücretsiz hukuki danışmanlık günleri olur. Buralara giderek de en azından yol haritası alabilirsiniz. Örneğin İstanbul Barosu’nun adli yardım dışında da danışma merkezleri vardır. İnternet üzerinden de hukuki forumlarda avukatlardan tavsiye alabileceğiniz platformlar bulunabilir. Yine de bunlar avukatın yerini tutmaz ama yön gösterici olabilir.
- Ceza Davasında Zorunlu Müdafi: Ceza yargılamasında, sanık için belirli durumlarda (örneğin ağır ceza gerektiren suçlarda) zorunlu avukat ataması yapılır, ancak mağdurlar için böyle bir zorunluluk yoktur. Yani dolandırıcılık davasında, eğer siz istemezseniz devlet size kendiliğinden avukat vermez. Bu yüzden adli yardıma başvurmak veya kendi avukatınızı tutmak sizin inisiyatifinizdedir.
Kısaca toparlarsak: Avukat tutmak şart değil ama tavsiye edilir. Özellikle karmaşık bir dolandırıcılık olayıysa veya kaybınız büyükse, bir avukatın bilgi ve deneyimi sizin için çok faydalı olacaktır. Ekonomik durum engelse, adli yardım seçeneğini değerlendirin – kimse “param yok, avukata gidemem” diye adaletten mahrum kalmamalıdır. Unutmayın, hukuki süreçlerde profesyonel destek çoğu zaman sürecin seyrini olumlu etkiler ve sizin yükünüzü hafifletir.
Dolandırıcılıktan Korunma İpuçları
Dolandırıcılık, teknolojinin gelişimine paralel olarak şekil değiştiren ve herkesin başına gelebilecek bir risk. İnternet, telefon, IBAN dolandırıcılığı gibi yöntemlerle karşılaşan mağdurlar için hazırladığımız bu rehberde, “dolandırıldım ne yapmalıyım” sorusunun cevabını ayrıntılı şekilde ele aldık. Son olarak, bu tür kötü olaylarla bir daha karşılaşmamanız için alabileceğiniz önlemleri vurgulayalım:
Temkinli ve Şüpheci Olun: Tanımadığınız kaynaklardan gelen aramalara, mesajlara veya e-postalara daima şüpheyle yaklaşın. Kişisel bilgilerinizi (kimlik, hesap numarası, şifre, SMS kodu) isteyen herkese karşı durun. Banka görevlisi dahil kimseye şifrenizi vermeyin. Gönderilen her bağlantıya tıklamayın, özellikle resmi kurumlardan geldiği iddia edilen SMS/e-postalara karşı tedbirli olun.
Asla Acele Karar Vermeyin: Dolandırıcılar sizi panikletmek veya heyecanlandırmak için acele ettirirler (“hemen şu anda yapmalısın yoksa fırsat kaçar/başın belaya girer”). Böyle anlarda derin bir nefes alın ve birkaç dakika düşünün. Mantığınıza ters gelen bir şey varsa, güvendiğiniz birine veya kurumun kendisine danışın. Örneğin, sözde bankadan arandınız ve şüphelendiniz – telefonu kapatıp kartınızın arkasındaki resmi numarayı arayın ve durumu doğrulatın.
Resmi Kanalları Kullanın: E-Devlet, bankacılık, vergi gibi işlemlerde daima ilgili kurumun resmi mobil uygulamasını veya web sitesini kullanın. Mesajlardaki linke tıklamak yerine, kendiniz tarayıcıya doğru adresi yazın. Gerçek kurumlar SMS ile link teyidi yapmaz, yapacak olsalar bile siz yine de manuel olarak siteye gidin.
Cazip Tekliflere Dikkat: “Müthiş yatırım fırsatı”, “Evde oturarak ayda 50.000 TL kazan” gibi normalde gerçek olamayacak kadar iyi tekliflerin neredeyse tamamı sahtedir. Kolay para kazanma hayaliyle hareket etmeyin. Hele ki tanımadığınız kişiler sizi sosyal medyadan bulup yatırım tavsiyesi veriyorsa, çok büyük ihtimalle bir sazan sarmalının içindesiniz. Bu noktada sağduyunuzu koruyun ve dolandırıcıların oltasına gelmeyin.
Bilgi Güvenliği ve Şifreler: Dijital dünyada kendinizi korumak için temel önlemleri alın. Önemli hesaplarınızda (özellikle banka ve e-Devlet) iki faktörlü kimlik doğrulamayı aktif hale getirin. Farklı hesaplarda farklı ve güçlü şifreler kullanın. Cihazlarınızı antivirüs programlarıyla koruyun. Sosyal medya hesaplarınızın gizlilik ayarlarını gözden geçirin – hakkınızda ne kadar az bilgi açık olursa, sosyal mühendislik yapmaları o kadar zor olur.
Yakınlarınızı Bilgilendirin: Dolandırıcılar özellikle yaşlıları, teknolojiyle arası iyi olmayanları hedef alabilir. Anne-babanız, büyükleriniz, genç kardeşleriniz veya çevrenizdeki savunmasız kişilerle bu konudaki bilgileri paylaşın. “Beni polis ararsa ne yapmalıyım?”, “Bankadan arayan olursa nelere dikkat etmeli?” gibi basit konularda onları bilinçlendirin. Bu rehberdeki önemli noktaları çevrenizle paylaşarak belki de bir kişinin dolandırılmasının önüne geçebilirsiniz.
Sonuç olarak, dolandırıcılık mağduru olmak utanç verici bir şey değildir – dünyanın her yerinde milyonlarca insan bu profesyonel suç çetelerine kanabiliyor. Önemli olan, mağdur olduktan sonra haklarınızı aramak ve bir daha benzer tuzaklara düşmemek için ders çıkarmaktır. Bu rehberi okuduktan sonra hem hukuki süreç konusunda bilinçlendiniz hem de korunma yollarını öğrendiniz. Eğer hala aklınızda sorular varsa, tereddüt etmeyin ve bir uzmana danışın. Unutmayın: Haklarınızı bilmek ve zamanında harekete geçmek, dolandırıcıların oyununu bozmanın en etkili yoludur. Beşeri tedbiri alın, gerisini adalete bırakın. Geçmiş olsun ve gelecekte güvende kalın!
Sıkça Sorulan Sorular
Dolandırıldığımı fark ettiğimde ilk ne yapmalıyım?
İlk olarak sakin kalın. Dolandırıcıyla olan tüm iletişimin ekran görüntülerini alın, varsa dekontları saklayın. Ardından bankanızı arayarak işlemleri durdurmaya çalışın ve hemen en yakın polis merkezine veya Cumhuriyet Savcılığına başvurarak suç duyurusunda bulunun.
Bankaya para gönderdim, geri alabilir miyim?
Eğer para henüz karşı hesaba ulaşmadan bankaya haber verirseniz, işlem iptal edilebilir veya bloke konulabilir. Ancak çoğu durumda para hızlıca çekildiği için geri alma ihtimali düşüktür. Yine de banka ile temasa geçmekten çekinmeyin.
Dolandırıcıyı tespit etmek mümkün mü?
Polis ve savcılık teknik iz sürme yoluyla (telefon numarası, IBAN, IP, kamera görüntüleri) dolandırıcının kimliğine ulaşabilir. Ancak dolandırıcılar genellikle sahte kimlik ve üçüncü kişilere ait hesaplar kullandığı için süreç zaman alabilir.
IBAN dolandırıcılığı suç mudur, cezası nedir?
Evet, bu Türk Ceza Kanunu’na göre nitelikli dolandırıcılık suçudur. Suçun cezası 3 ila 10 yıl arası hapis ve adli para cezasıdır.
Dolandırıcılık için avukat tutmak zorunda mıyım?
Hayır, zorunlu değil. Ancak süreci doğru ve hızlı yürütmek adına bir avukatla çalışmak faydalı olur. Maddi durumu yetersiz olanlar barolardan adli yardım talep edebilir.
Dolandırılan paramı geri almak için ne yapabilirim?
Ceza davası dışında ayrıca hukuk mahkemesinde tazminat davası açabilirsiniz. Ancak dolandırıcının mal varlığı yoksa tahsilat mümkün olmayabilir.
Linke tıklayıp bilgilerimi girdim, ne yapmalıyım?
Derhal internet bankacılığı ve e-Devlet gibi hesaplarınızın şifrelerini değiştirin. Cihazınızı virüs taramasından geçirin ve gerekirse bir uzmandan destek alın.