İş Hukuku

SGK Rücu Davası

SGK Rücu Davası

SGK rücu davası, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu SGK tarafından sigortalıya ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin, olayda kusuru bulunan işveren veya diğer sorumlulara geri ödetilmesini amaçlayan bir davadır. SGK rücu davaları, 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun genel sorumluluk hükümleri çerçevesinde açılır. Bu davaların temel amacı, SGK’nın kamu kaynaklarından yaptığı ödemelerin sorumlularından tahsil edilmesi ve kamu zararının giderilmesidir. SGK’nın yaptığı geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri, ölüm geliri ve tedavi masrafları gibi ödemeler geri istenebilir. Rücu davası işçinin kendisi tarafından değil, SGK tarafından açılır ve işçiye doğrudan ilave bir hak tanımaz. İşçi ve hak sahiplerinin maddi-manevi tazminat hakları ise ayrı bir iş kazası tazminat davasında gündeme getirilebilir; SGK rücu davası yalnızca SGK’nın ödediği tutarların geri alınmasını konu alır.

SGK rücu davalarında davacı Sosyal Güvenlik Kurumu iken, davalı taraf genellikle işveren veya kazanın oluşumunda sorumluluğu bulunan üçüncü kişilerdir. İş kazası veya meslek hastalığı birden fazla kişinin ihmaliyle oluşmuşsa, SGK bu kişilerden ayrı ayrı veya birlikte (müteselsil olarak) sorumluluk talep edebilir. Uygulamada SGK öncelikle işverenden tahsilata yönelir; işverenin kusuru tespit edilmediğinde veya SGK’nın alacağının tamamı işverenden karşılanamadığında, SGK diğer kusurlu kişilerden de alacak talebinde bulunabilir. Bu süreçte kazanın nedenleri, tarafların kusur oranları ve SGK’nın yaptığı ödemelerin miktarı önemli rol oynar. SGK rücu davaları iş kazası tazminat süreçleriyle iç içe yürütülür; SGK, işçiye yaptığı ödemeleri gerçekleştirdikten sonra, kazanın oluşumunda işveren veya üçüncü kişilerin ihmal veya kusuru belirlenirse, ödediği tutarları sorumlulardan geri almak için rücu davası açar. Bu uygulama, işverenleri iş güvenliğine yatırım yapmaya zorlayarak hem işçiyi hem de kamu fonlarını korumayı amaçlar.

Örnek Olay: Örneğin bir fabrikada çalışan Ahmet Bey’in makine ile çalışırken elinden yaralandığını düşünelim. SGK, Ahmet Bey’in tedavi masraflarını ve sürekli iş göremezlik aylığını kapsayan toplam 200.000 TL ödeme yapmıştır. Yapılan incelemede işverenin %40 kusurlu olduğu tespit edilirse, SGK bu ödediği 200.000 TL’nin %40’ını, yani 80.000 TL’yi işverenden talep edecektir.

Hukuki Çerçeve

SGK rücu davası, 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş kazası veya meslek hastalığı, işin yapıldığı yer veya iş sebebiyle üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, SGK’nın sigortalıya ve hak sahiplerine yaptığı ödemeler ile bağlanan gelirler sorumlu kişilerden geri talep edilir. Bu hüküm, SGK’nın yaptığı sosyal yardımların kusurlu taraflardan tahsil edilmesini ve kamu zararının giderilmesini amaçlar. SGK bu kapsamda yaptığı geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri, ölüm geliri ve tedavi masrafları gibi ödemeleri geri isteyebilir. Rücu davası işçinin kendi talebi değil SGK’nın talebidir; SGK ödemesinin kaynağı kamu fonları olduğu için işverenin kusuruyla ortaya çıkan ödemelerden sorumlu tutulur. İşçi veya hak sahipleri kendi maddi-manevi tazminat alacaklarını ayrıca iş kazası tazminat davasıyla arayabilir; SGK rücu davası yalnızca SGK’nın ödediği tutarları içerir.

Kanunun 14. maddesinin (b) bendi ise iş kazası bildirimiyle ilgilidir. Buna göre, işveren iş kazası veya meslek hastalığını öğrendiği andan itibaren üç iş günü içinde SGK’ya bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğe aykırı davranan işverenin, SGK’nın yaptığı ödemeleri ödemesi gerekir. Örneğin iş kazasını Kurum’a zamanında bildirmeyen veya kazanın cinsini yanlış gösteren işveren, SGK’nın o konuda yaptığı harcamaları işverenden rücuen tahsil etmek zorundadır. Ayrıca, Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri de SGK rücu davalarında uygulanır. İşveren veya üçüncü kişinin iş kazasına ilişkin ihmali veya kusuru varsa, bu durumda TBK hükümlerine göre de tazminat ödenmesi gerekebilir.

SGK rücu davalarında görevli mahkeme İş Mahkemesi’dir. İş Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi yetkilidir. Görevli mahkeme genellikle kaza yerindeki veya işverenin yerleşim yerindeki iş mahkemesidir. Zamanaşımı süresi açısından, 5510/93’e göre SGK’nın açacağı rücu davaları için 10 yıllık genel zamanaşımı öngörülmüştür. Bu süre, SGK’nın yaptığı ödemenin gerçekleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Örneğin SGK bir iş kazası nedeniyle 2015 yılında ödeme yaptıysa, bu alacak 2025 yılı sonuna kadar talep edilebilir. Ancak üçüncü kişiye karşı TBK hükümlerine dayalı açılan tazminat davalarında zamanaşımı Türk Borçlar Kanunu’nun 60. maddesine göre belirlenir. Bedensel zararlar için 5 yıl (zarar öğrenildiğinden itibaren 1 yıl), taşınmaz zararı için 10 yıl gibi farklı süreler mevcuttur. Zamanaşımı dolduğunda SGK talep hakkını kaybedebilir; bu yüzden SGK ödemelerinin yapılmasının hemen ardından rücu sürecini başlatır.

Taraflar

Rücu davasında davacı taraf her zaman Sosyal Güvenlik Kurumu’dur. SGK, ödemiş olduğu sosyal yardımları geri almak için dava açar. Davalı taraf ise kazanın meydana gelmesinden sorumlu olan kişilerdir. Birincil sorumlu genellikle işveren olmakla birlikte, kazanın oluşumunda kusuru bulunan üçüncü kişiler de bu davaya dahil edilir. Örneğin bir makine üreticisinin kusuru nedeniyle iş kazası olmuşsa, SGK o üreticiden de alacağını isteyebilir. İşverenin kusuru tespit edilmemiş veya iş kazası ile ilgisi yoksa, SGK doğrudan üçüncü kişi veya kişilere rücu davası açabilir.

Bir iş kazasında birden fazla kişi sorumluysa, SGK bunlardan hepsinden rücu talep edebilir; bu durumda müteselsil sorumluluk söz konusudur. Örneğin bir kazada ana işverenin %60, alt işverenin %40 kusurlu olduğuna karar verilirse, SGK her iki işverenden oransal payları kadar alacağını isteyebilir. Alt işveren de işverenle aynı oranda sorumlu tutulabilir. Öte yandan, işçi veya hak sahipleri SGK rücu davasına taraf edilmez; onların alacak talepleri ancak ayrı bir iş kazası tazminat davası çerçevesinde değerlendirilir.

Dava Şartları

SGK rücu davası açılabilmesi için öncelikle SGK’nın iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle ödemenin yapılmış olması gerekir. Bu ödemeler, örneğin geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik aylığı, ölüm geliri ve tedavi giderleri gibi harcamalardır. SGK’nın ödeme yükümlülüğünü üstlenmesiyle beraber, kazanın işyeriyle bağlantılı bir nedenle meydana gelmesi ve işveren veya üçüncü kişinin bu kazada kusurlu olması gerekir. Eğer SGK ödeme yapmamışsa veya ödeme konusu olay iş kazası kapsamına girmiyorsa, rücu talebi doğmaz. Örneğin işyeri prim borçluysa SGK ödeme yapmayabilir; ayrıca çalışanın işyerine ait olmayan bir ortamda, iş dışı bir eylem sırasında kaza geçirmişse SGK rücu talebinde bulunmayabilir.

Davanın açılabilmesi için işveren veya üçüncü kişinin ihmal veya kusurunun kanıtlanması esastır. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almadıysa, gerekli eğitimi veya koruyucu ekipmanı sağlamadıysa, işyeri denetimini ihmâl ettiyse ya da iş kazasını SGK’ya zamanında bildirmediyse kusurlu sayılabilir. Örneğin koruyucu gözlük vermeyen veya iş güvenliği eğitimi yaptırmayan işverenin kusuru kabul edilir. Üçüncü kişilerde de ihmal veya kasıt tespit edilirse SGK onlardan da alacak talep edebilir. İşçinin kusurunun olduğu durumlarda ise SGK alacağı kusur oranına göre azaltılır; işçinin fiilinin kaza üzerindeki etkisi yüksekse SGK daha az talep eder. Ancak işçi tamamen kusurlu bulunursa SGK rücu talebi ortadan kalkar.

Rücu davasının konusu, SGK’nın yaptığı ödemelerin tamamı veya kusur oranına tekabül eden kısmıdır. Bu ödemeler, geçmişte yapılmış tüm harcamalar ve bağlanan aylık gelirlerin peşin sermaye değeri şeklinde hesaplanarak taleptir. Dolayısıyla dava, SGK’nın ödediği sosyal yardımların geri alınmasını hedefleyen bir haksız fiil tazminatı niteliğindedir. Rücu davası açmak için özel bir ön izin gerekmez; SGK dilekçe ile iş mahkemesine başvurur. Dava, işçi veya hak sahiplerinin tazminat davasından bağımsızdır ve SGK öncelikle kendi alacaklarını talep eder.

Zamanaşımı

SGK rücu davalarında zamanaşımı süreleri büyük önem taşır. 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesine göre, SGK’nın iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle yaptığı ödemeler için rücuen alacak talep etme hakkı 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre, SGK’nın ödemenin yapıldığı tarihten itibaren başlar. Örneğin SGK, bir iş kazasında 2015 yılında 100.000 TL ödeme yaptıysa, bu ödeme için rücu davası 2025 yılı sonuna kadar açılmalıdır. Ödemelerin taksitli veya peşin olmasına bakılmaksızın, ödemeye esas tarihten itibaren 10 yıl içinde dava açma zorunluluğu bulunur. Bu süre geçtikten sonra SGK rücu talebini ileri süremez.

Üçüncü kişinin kusuruna dayalı rücu davalarında ise Türk Borçlar Kanunu’nun 60. maddesindeki zamanaşımı kuralları uygulanır. TBK 60 kapsamında, kişilerarası haksız fiillerde genellikle 1 yıl (zarar öğrenildiğinde) ve 10 yıllık genel zamanaşımı süreleri bulunur. Ayrıca bedensel zararlarda 5 yıllık bir zamanaşımı vardır. Uygulamada, SGK’nın üçüncü kişiye karşı talep hakkı, zarar görenin zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde ve en geç zarar tarihinden itibaren 10 yıl içinde kullanılmış olmalıdır. Özetle SGK’nın ödeme tarihine göre 10 yıllık genel zamanaşımı söz konusuyken, üçüncü kişiye karşı açılan haksız fiil davalarında TBK süreleri dikkate alınır.

Zamanaşımı, rücu davasının açılma koşullarından biridir. Eğer zamanaşımı süresi dolmuş ise SGK dava hakkını kaybeder. SGK genellikle ödemelerini takiben hızlı hareket eder; ödeme belgeleri tamamlandığında dava dilekçesi hazırlanıp mahkemeye sunulur. İşveren veya üçüncü kişi ise zamanaşımı itirazını dava sürecinde yaparak, SGK’nın talebinin reddini sağlayabilir. Bu sebeple SGK ve taraflar zamanaşımı sürelerine dikkat eder.

Hesaplama Yöntemleri

SGK rücu davasında talep edilecek tutarın hesaplanması, SGK’nın ödemiş olduğu tüm kalemler ve tarafların belirlenen kusur oranları esas alınarak yapılır. Mahkeme, atanacak bilirkişi aracılığıyla SGK’nın yaptığı harcamaları tespit eder. Bu harcamalar genellikle sigortalının hastane ve tedavi giderleri ile ödenmiş geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik aylığı, ölüm aylığı gibi kalemleri içerir. Rücu miktarı belirlenirken bu ödemelerin tamamı veya kusurlu tarafın sorumluluğuna düşen kısmı dikkate alınır. Örneğin işverenin %40 kusurlu olduğu bir olayda, SGK’nın ödediği her kalemin %40’ı işverenden talep edilir. Bu tutarların toplamı işverenin SGK’ya ödeyeceği meblağı oluşturur. Hesaplama sırasında SGK ödeme belgeleri, fatura ve makbuzlar ile sigortalının gelir verileri dikkate alınır.

Aşağıdaki tablo, basit bir hesaplama örneğini göstermektedir:

Ödeme Türü SGK’nın Ödediği Tutar (TL) Kusur Oranı (%) İşveren Payı (TL)
Geçici iş göremezlik ödeneği 24.000 30 7.200
Tedavi masrafları 50.000 30 15.000
Sürekli iş göremezlik aylığının peşin sermaye değeri 120.000 30 36.000
Toplam 194.000 58.200

Yukarıdaki tabloda SGK’nın ödediği kalemler (geçici iş göremezlik ödeneği, tedavi masrafı ve sürekli iş göremezlik aylığı için hesaplanan peşin sermaye değeri) ve işverenin %30 kusur oranına göre hesaplanan tutarlar gösterilmektedir. Toplam ödenen 194.000 TL’nin %30’u olan 58.200 TL, işverenin SGK’ya karşı rücu alacağıdır.

Örnek Olay: 2025 yılında bir iş kazası neticesinde SGK, bir işçiye tedavi masrafları ve maluliyet ödemeleri için toplam 200.000 TL ödeme yapmıştır. Yapılan bilirkişi incelemesinde işverenin %40 kusurlu olduğu belirlenmiştir. Bu durumda işveren, SGK’nın ödediği 200.000 TL’nin %40’ı olan 80.000 TL’yi SGK’ya ödemekle yükümlüdür.

Peşin sermaye değeri hesaplaması, sürekli iş göremezlik veya ölüm aylıkları gibi gelecekte düzenli olarak yapılacak ödemelerin bugünkü değerini belirlemek için yapılan aktüeryal bir işlemdir. Bu işlemde, sigortalının maluliyet oranı, beklenen yaşam süresi veya aylık ömür tabloları ve belirlenen iskonto oranı kullanılır. Örneğin sürekli iş göremezlik aylığı bağlanmış bir işçi için SGK, aylık tutarın kalan beklenen ömür boyunca ödenecek toplamını hesaba katar ve bunu peşin bir tutara çevirir. Böylece SGK’nın gelecekteki aylık ödemelerinin bugünkü değeri hesaplanarak rücu miktarına eklenir. Hangi ödemelerin peşin sermaye değeri olarak hesaba dahil edileceği ve iskonto oranı gibi teknik detaylar, dava sürecinde atanacak hesap bilirkişileri tarafından raporlanır.

Yargıtay Uygulamaları

Yargıtay kararları SGK rücu davalarında bilirkişi raporlarına büyük önem verir. Mahkemelerce tayin edilen bilirkişi, kaza ile ilgili tüm olguları göz önünde bulundurarak işverenin kusur oranını ve SGK’nın yaptığı ödemeleri değerlendirir. Yargıtay bu raporların usulüne uygun hazırlanmasının şart olduğunu vurgular. Yargıtay’a göre SGK rücu davası, Kanun’da düzenlenen sosyal güvenlik alacağı değil, haksız fiile dayalı bir tazminat davası niteliğindedir. Dolayısıyla SGK’nın talep ettiği tutar, kusur oranı ile sınırlıdır. İşçinin kusurunun fazla olduğu hallerde SGK’nın alacağı orantılı olarak azalır. Öte yandan Yargıtay kararlarında, işverenin iş kazasını SGK’ya zamanında bildirmemesi veya iş güvenliği kurallarına uymaması durumunda daha kolay kusurlu sayılabileceği vurgulanır. 5510 sayılı Kanun’un 14. maddesine aykırı hareket eden işverenlerin, SGK’nın ödemelerini tamamen ödemeye mahkûm edilebileceği sıklıkla karara bağlanmıştır.

Yargıtay, iş kazasının iş ile bağlantılı olarak gerçekleşip gerçekleşmediğine de dikkat eder. Örneğin işverenin denetimi dışındaki anlık olaylar veya işçi kusuruyla tamamen meydana gelen kazalarda SGK rücu talebi reddedilebilir. Bazı kararlarında, işçinin kasıtlı veya ağır kusurunun olduğu durumlarda SGK rücünün kaldırılabileceği ifade edilmiştir. Bir diğer önemli nokta da kusur oranının bilirkişi raporu ile netleştirilmesidir. Yargıtay, bilirkişi raporunda hesaplanan peşin sermaye değeri ve kusur oranının hükme esas alınabileceğini; ancak raporda usul veya hesaplama eksikliği varsa ek inceleme yapılmasını öngörür. Özetle Yargıtay, işveren veya üçüncü kişinin ihlali sabit ise SGK’nın ödediği tutarı faiziyle geri alabileceği yönünde kararlar verir. Bilirkişi raporları, tanık ifadeleri ve diğer deliller ışığında karar verilirken kusur tespiti ve hesaplama esas alınır.

Yargıtay’ın bir kararında, işçinin işyeri dışında bir kaza sonucu yaralanmasına işverenin kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle SGK’nın talebinin reddedilmesine hükmedilmiş, aksine iş kazasının iş sürecinden kaynaklandığı bir durumda ise işverenin sorumluluğu kabul edilmiştir. Bu ve benzer kararlar, SGK rücu davalarında olayın şartlarının somut olarak incelendiğini gösterir.

Bilirkişi Raporları

SGK rücu davalarında bilirkişi incelemesi merkezi bir rol oynar. Genellikle iki tür bilirkişi raporu hazırlanır: birincisi kaza ile ilgili teknik inceleme ve kusur tespiti raporu; ikincisi ise ödemenin hesaplanmasına yönelik mali (aktüeryal) rapordur. Teknik bilirkişi, kaza nedenlerini, işyerindeki iş güvenliği koşullarını, işverenin aldığı önlemleri ve tarafların davranışlarını değerlendirerek her bir tarafın kusur oranını belirler. Mali bilirkişi ise SGK’nın yapmış olduğu harcamaları ve bağlanan aylıkların peşin sermaye değerlerini hesaplar. Örneğin, sürekli iş göremezlik aylığının kalan ömür boyu toplamını bugünkü değere indirgeyerek rapor eder. Her iki rapor da mahkemece esas alınır ve hükme temel oluşturur.

Taraflar bilirkişi raporlarına itiraz edebilir. Hakim, itirazları bekletici mesele olarak ele alır ve gerekiyorsa ilave inceleme yapılmasını sağlar. Örneğin teknik rapordaki kusur oranına itiraz edilirse, mahkeme yeni bilirkişi heyeti görevlendirebilir veya mevcut raporu düzeltme isteyebilir. Hesap raporunda usul veya matematik hatası görüldüğünde ek hesaplama talep edilebilir. Yargıtay uygulamaları, hazırlanacak raporun tarafsız ve usule uygun olmasını şart koşar. Bilirkişi raporunda önemli bir eksiklik varsa kararının bu eksikliği giderecek şekilde düzeltilmesi gerekir. Aksi halde rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.

Bilirkişi incelemesi sırasında, iş kazası tespit tutanağı, SGK dosyası belgeleri, işyeri kayıtları, tanık beyanları ve iş güvenliği dokümanları gibi tüm ilgili deliller değerlendirilir. İşveren, işyerindeki önlemleri belgeleyen eğitim kayıtları, koruyucu ekipman listeleri veya kaza ile ilgili teknik dokümanları bilirkişiye sunar. Sigortalı veya yakınları ise kaza anındaki durumu gösteren sağlık raporları, tanık ifadeleri gibi delilleri bilirkişiye iletir. Hazırlanan raporlar mahkeme dosyasına eklenir ve nihai kararda karar merciince göz önünde bulundurulur. Bu raporlar, tarafların kusur oranını ve SGK’nın alacağı tutarı belirlediği için davanın sonucunu doğrudan etkiler.

İşverenin Sorumluluğu

İşverenin güvenli bir çalışma ortamı sağlama ve işçiyi koruma yükümlülüğü, SGK rücu davasının temelini oluşturur. İş Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işvereni işçiye uygun ekipman temin etmeye, eğitim vermeye ve işyerinde gerekli önlemleri almaya zorunlu kılar. Bu yükümlülüklere aykırı hareket, iş kazasına zemin hazırlar ve işveren kusurlu sayılır. Örneğin koruyucu gözlük vermeyen, makine koruması sağlamayan veya düzenli eğitim yaptırmayan işverenin kusuru kabul edilir. İşverenin iş kazasını zamanında SGK’ya bildirmemesi de ayrıca hatalı bir davranış sayılır. Bu hallerde işveren, SGK’nın yaptığı tüm ödemeleri geri ödemekle yükümlü tutulur.

Bunun yanında, SGK rücu davasında alt işveren (taşeron) ve üçüncü kişiler de sorumluluk kapsamına girer. Eğer kazadan alt işverenin ihmali sorumluysa, SGK bu kişiden de alacağını talep edebilir. Bu durumda işveren ve alt işveren müteselsil sorumludur; SGK her iki taraftan ayrı ayrı tahsilat yapabilir. Aynı şekilde kazaya doğrudan neden olan bir üçüncü kişinin (örneğin bir makina üreticisi, bakım firması veya başka bir çalışan) hatası belirlenirse, SGK o kişiyi de davalı olarak gösterebilir. Uygulamada SGK öncelikle işverenden, işverenin karşılayamadığı kısım varsa alt işverenden ve varsa üçüncü kişilerden tahsilat yapmaya çalışır.

İşverenin sorumluluğu iş sözleşmesinden doğar ve işveren, yaptığı ihmal veya tedbirsizlik sonucu ortaya çıkan zararlardan sorumlu tutulur. Kazanın oluşumunda işverenin ihmalinin varlığı halinde SGK, ödediği tutarı işverenden geri almak için rücu davası açar. Bu aşamada işverenin kusurunun mahkeme huzurunda ispat edilmesi gerekir; aksi takdirde SGK’nın talebi reddedilir. Sonuç olarak işveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine eksiksiz uyduğunda hem işçiyi korur hem de olası SGK rücu taleplerinin önüne geçmiş olur.

Dava Açma Süreci Adım Adım

SGK rücu davası açma süreci aşağıdaki adımları içerir:

  1. Olayın İncelenmesi ve Ödeme: İş kazası veya meslek hastalığı meydana geldiğinde işveren, SGK’ya resmi bildirim yapar ve SGK mağdur işçiye gerekli ödemeleri (geçici iş göremezlik ödeneği, tedavi masrafları, sürekli iş göremezlik geliri vb.) gerçekleştirir.
  2. Sorumluluğun Tespiti: SGK, ödeme gerçekleştirdikten sonra kazanın nedenlerini araştırır. İşverenin veya üçüncü kişinin kusurunun olup olmadığı incelenir. Kusur tespit edildiğinde, SGK rücu talebinde bulunma kararı alır.
  3. Dava Dilekçesinin Hazırlanması: SGK’nın hukuk birimi veya avukatı, yapılan ödemelerin dökümünü, tarafların kusur oranlarını ve talep edilen miktarı içeren rücu dilekçesini hazırlar.
  4. Dava Açılması: Hazırlanan dilekçe İş Mahkemesi’ne sunularak dava açılır. Duruşma günü belirlendikten sonra, işveren veya diğer davalılar usulüne uygun olarak mahkemeye çağrılır.
  5. Duruşmalar ve Delillerin Toplanması: İlk duruşmada taraflar dinlenir; iş kazası tespit tutanağı, sağlık raporları, SGK ödeme belgeleri, işyeri kayıtları gibi deliller mahkemeye sunulur. Taraflar ek delil ve rapor talep edebilir.
  6. Bilirkişi İncelemesi: Mahkeme, uzman bilirkişi heyeti atar. Bu heyet teknik ve mali inceleme yapar; tarafların kusur oranını ve SGK’nın ödemelerini hesaplar. Bilirkişi raporu hazırlandığında taraflara tebliğ edilir. Taraflar rapora itiraz ederek ek bilirkişi incelemesi isteyebilir.
  7. Karar Verilmesi: Bilirkişi raporları ile tüm deliller değerlendirildikten sonra hâkim kararını verir. Kararda işverenin kusur oranı ve ödemesi gereken SGK payı açıkça belirtilir. Hükmün gerekçesi ve geri ödeme tutarı kararda yer alır.
  8. Kararın Kesinleşmesi ve İtiraz: Mahkeme kararı tebliğ edildikten sonra tarafların itiraz hakları vardır. Karar, gerekçeli hâkimlik incelemesinden geçtikten sonra istinaf ve temyiz yollarıyla Yargıtay aşamasına taşınabilir. Yargıtay hukuka uygunluğu inceleyerek kararı onaylayabilir veya bozabilir.
  9. Tahsilat İşlemleri: Hüküm kesinleştikten sonra işveren kararda belirtilen tutarı SGK’ya öder. Ödeme yapılmazsa SGK kararı icra dairesinde uygulatabilir. 7143 sayılı Kanun’a göre borç taksitlendirilebilir veya yapılandırma talep edilebilir.

Sık Sorulan Sorular

SGK rücu davası nedir?

SGK rücu davası, SGK’nın iş kazası veya meslek hastalığı sebebiyle sigortalıya veya hak sahiplerine yaptığı ödemeleri, olayda kusuru bulunan kişilerden geri almayı amaçlayan bir dava türüdür. Bu davada SGK alacaklı, kusurlu işveren veya üçüncü şahıslar borçlu konumundadır.

Bu dava hangi hallerde açılabilir?

İş kazası veya meslek hastalığı durumunda SGK ödediği tedavi giderleri, geçici iş göremezlik ödeneği gibi sosyal yardımları yaptığında açılır. Olayın işyeri ile bağlantılı olması ve işveren ya da üçüncü bir kişide kusur bulunması gerekir. Örneğin, güvenlik önlemlerine uymayan işverene veya kazaya sebep olan üçüncü kişiye karşı rücu davası açılabilir. SGK ödeme yapmazsa veya kaza SGK kapsamı dışındaysa dava açılamaz.

Taraflar kimlerdir?

Davacısı her zaman SGKdır. Davalı taraf ise genellikle işveren veya kazanın oluşumunda kusuru tespit edilen diğer kişilerdir. Ücretli işçi kazasında işveren sorumluyken, üçüncü kişilerin hatası varsa onlar da davaya dahil edilir. Alt işverenin kusuru varsa ana işverenle birlikte alt işverenden de alacak talep edilebilir (müteselsil sorumluluk). İşçi veya hak sahipleri SGK rücu davasının tarafı olmaz; onların talepleri ayrı iş kazası tazminat davasında ele alınır.

Kusur oranı ne anlama gelir ve nasıl belirlenir?

Kusur oranı, iş kazasına etki eden tarafların kusur paylarını gösterir. Örneğin işverenin %40 kusurlu, işçinin %60 kusurlu bulunması halinde işveren %40 oranında sorumlu tutulur. Bu oranlar, mahkemece atanan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarla tespit edilir. Bilirkişiler olayın nasıl gerçekleştiğini inceleyerek her bir tarafın hatasını değerlendirir.

Rücu miktarı nasıl hesaplanır?

SGK’nın yaptığı toplam ödemeler (sürekli iş göremezlik aylığı, tedavi giderleri, geçici iş göremezlik ödeneği vb.) ve ilgili kusur oranı dikkate alınarak hesap yapılır. Örneğin SGK 100.000 TL ödeme yapmış ve işverenin kusur oranı %50 ise, işveren 50.000 TL ödemekle yükümlü olur. Ödemelerin içinde sürekli aylıklar varsa, bunların peşin sermaye değeri hesaplanarak toplam ödeme bedeline dahil edilir (yani gelecekteki aylıkların bugünkü değerine çevrilir). Hesaplama genellikle bilirkişilerce belirlenen iskonto oranı ve yaşam tabloları kullanılarak yapılır.

Zamanaşımı süresi nedir?

SGK rücu davaları için 5510 sayılı Kanun’da 10 yıllık genel zamanaşımı öngörülmüştür. Bu süre SGK’nın ödemenin yapıldığı tarih itibarıyla başlar. Ödemelerin yapıldığı tarihten itibaren 10 yıl içinde dava açılmalıdır. Üçüncü kişinin açtığı tazminat davalarında ise Türk Borçlar Kanunu’ndaki (TBK) süreler geçerlidir; genellikle bedensel zararlar için 5 yıl, kişilik haklarına saldırı için 1 yıl, diğer zararlar için 10 yıl gibi zamanaşımı süreleri uygulanır. Süre dolduğunda SGK rücu davası açılamaz.

Rücu davası hangi mahkemede açılır?

SGK rücu davaları, İş Mahkemeleri’nde görülür. İş Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi yetkilidir. Görevli mahkeme, iş kazasının veya meslek hastalığının meydana geldiği yerin iş mahkemesidir. Davanın tarafları, göreve ilişkin itirazda bulunamaz; yasal düzenlemeler uyarınca iş mahkemesi görevlidir.

Rücu davası nasıl sonuçlanır?

Mahkeme, kusur oranlarını ve ödemeleri belirledikten sonra işverenden SGK’nın talep ettiği tutarın hükmünü verir. Kararda işverenin kusur oranı, SGK’nın ödediği toplam tutar ve işverenin ödemesi gereken miktar açıkça belirtilir. Hüküm kesinleşince işveren bu bedeli SGK’ya öder veya taksitlendirme için başvurabilir. Karar uygulanmazsa SGK icra takibi başlatabilir. Mahkeme kararı SGK lehine netice vermişse, SGK genellikle kararda yazılı faiz ve gecikme cezalarıyla birlikte alacağını tahsil eder.

Rücu davası hangi hallerde açılmaz?

İşçinin tamamen kusurlu olduğu veya kazanın iş kazası sayılmadığı durumlarda SGK rücu davası açılamaz. Örneğin işçinin kasıtlı olarak kendine zarar verdiği veya kaza iş ile bağı olmayan bir ortamda gerçekleştiği durumlarda SGK ödeme yapmayacağından rücu talebi de doğmaz. Ayrıca SGK ödeme yapmamışsa (örneğin prim eksikliği yüzünden ödeme yoksa) rücu şartı oluşmaz.

Rücu davasında işçinin kendi kusuru nasıl hesaplanır?

İşçinin kusur oranı da bilirkişi raporu ile belirlenir. Eğer işçi kazada %20 kusurlu bulunursa, işverenin sorumlu olduğu kısım %80 olur ve SGK rücu alacağı bu orana göre hesaplanır. Örneğin SGK 100.000 TL ödedi ve işçi %25 kusurlu bulunmuşsa, işveren %75 oranında sorumlu sayılır. İşçinin kusur oranı %100 ise SGK rücu davası açılmaz.

author-avatar

KMLPARK Hakkında

KMLPARK Hukuk Bürosu Ankara Adaletin güvencesi, güçlü bir savunmadır. KMLPARK Hukuk Bürosu, Av. Rahman Güner ve Av. Meryem Güner tarafından, müvekkillerine en yüksek kalitede hukuki hizmet sunmak amacıyla kurulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir