Taksir Ne Demek?
Taksir ceza hukukunda, failin suçun neticesini öngörmediği ancak öngörülebilir bir sonucu dikkatsizlik veya tedbirsizlikle gerçekleştirdiği haller için kullanılan kavramdır. Türk Ceza Kanunu’na göre suçlar genellikle kasten işlenir; ancak kanunda açıkça belirtildiği durumlarda taksirli fiiller de cezalandırılır. Bu sebeple her suçun taksirle de işlenmesi mümkün olmayıp, ancak kanunda taksirli işlenebileceği yazılı olan suçlarda taksir geçerlidir. Taksirli eylemde fail gerekli dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemiş; sonucu öngörememiştir. Bu durumda failin suçu önceden planlamadığı, bilerek istemediği ancak ihmal sonucu suça sebep olduğu kabul edilir.
Ceza hukukunda kusur, kasıt ile taksir olarak ayrılır. Kasıtlı suçlarda fail, işlediği fiilin neticesini önceden bilerek ve isteyerek gerçekleştirir. Buna karşın taksirli suçlarda fail, sonuç doğurabilecek bir hareketin gerekli tedbirlerini almaz; suçun meydana gelmesini öngörmez. Kanun bu farkı gözeterek, taksir durumunda faile normalden daha hafif bir sorumluluk tanır. Yani taksirli suçlarda, suçun kanuni tanımında belirtilen netice fail tarafından öngörülmediği için sorumluluk ancak kanunda öngörülmüşse söz konusudur. Taksir genellikle ‘basit taksir’ ve ‘bilinçli taksir’ olmak üzere ikiye ayrılır; failin sonucu öngörüp öngörmemesi bu ayrımda belirleyicidir.
Kasıt ile Taksir Arasındaki Fark
Kasıt ile taksir suçları arasında en önemli fark, failin eylem niyeti ve sonucu öngörüp öngörmemesidir. Kastın iki türü vardır: Fail doğrudan neticeyi istemiş (doğrudan kast) ya da sonucun oluşabileceğini öngörüp buna razı olmuştur (olası kast). Kasıtlı fiilde fail, meydana gelen sonucu bilerek ve isteyerek yaratmıştır. Buna karşılık taksirli fiilde fail, oluşabilecek sonucu önceden fark etmez; olay ihmal veya dikkatsizlik sonucu gelişir. Örneğin bir işçi, makinayı emniyete almadan çalıştırırsa ve bu ihmali bir kişinin yaralanmasına yol açarsa bu durum kasıtlı değil taksirli bir fiildir.
Kısaca özetle:
- Kasıt hâlinde fail, suça sebep olacak neticeyi önceden bilerek ister. Davranışı bilinçli ve isteklidir.
- Taksir hâlinde ise fail, oluşabilecek sonucu önceden öngörmez veya öngörmek istemez. Suç, öngörüsüz veya eksik öngörüyle meydana gelir.
- Olası kast, failin sonucu önceden tahmin ettiği ancak gerçekleşmesini kabul ettiği durumdur; Türk Ceza Kanunu bunu bilinçli taksir kapsamında değerlendirir.
Bu fark, suçun işlenme biçiminin tespitinde kritik öneme sahiptir. Kastlı bir suçta netice failin iradesiyle uyumlu olarak ortaya çıkarken; taksirli bir suçta iradî hareket bulunmaz ve sonucunu tahmin etmediği bir eylemden zarar doğar. Dolayısıyla hukuken bir olayın kasıtlı mı yoksa taksirli mi olduğu, failin eylem anındaki bilinç düzeyine göre ayrılır.
Bilinçli Taksir Kavramı
Bilinçli taksir, failin suçun sonucunu öngördüğü hâlde gerekli tedbiri almadan eyleme devam etmesidir. Bu durumda kişi “sonuç oluşabilir” diye düşünür; ancak yinede ihmalkâr davranışı sürdürür. Örneğin yağmurlu bir havada çok hızlı giden sürücünün kaygan zeminde fren yapmayıp kavşağa girmesi veya doktora başvurduktan sonra tedaviye dikkat etmeyerek ağır bir tablonun gelişmesi bilinçli taksire birer örnektir. Kanunda bilinçli taksir, failin sonucu öngörmesine rağmen istememesi olarak tanımlanmıştır. Hukuki sonuç olarak, fail kasıttan daha ağır bir kusur işlemiş sayılır; bu nedenle verilecek ceza, taksir cezasının üçte bir oranından yarıya kadar artırılabilir.
Bilinçli taksir, basit taksirden ayırt edici bir özelliktir: Basit taksirde fail, olası neticeyi öngörmezken; bilinçli taksirde sonucu öngörür. Şöyle ki fail, ‘bu durumdan zarar çıkabilir’ diyerek hareket eder, ancak sonucu önleme çabası göstermez. Kanun bu tehlikeli davranışı ağır kusur olarak kabul edip taksir suçuna uygulanacak cezayı artırır. Örneğin doktorun bir cerrahi müdahale sırasında sorun olacağını öngörüp yine de tedbiri aksatması veya sürücünün virajı hızlı alacağını bilip yine de hızını düşürmemesi bilinçli taksir sayılır ve ceza artırımı ile sonuçlanır.
Taksirle Yaralama Suçu ve Cezası
Taksirle yaralama suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede, failin taksirli davranışı sonucu bir kişiye acı vermesi veya sağlığını bozacak bir zarar ortaya çıkması halinde suç oluştuğu belirtilmiştir. Temel durumda taksirle yaralama cezası üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır. Yani fail, meydana gelen yaralanmadan ötürü kasıt değil ihmal nedeniyle sorumludur ve bu ceza ile cezalandırılır. Daha ağır yaralanmalarda ise kanun ilave arttırım hükümleri öngörmüştür.
TCK 89’un 2. ve 3. fıkraları taksirle yaralamada ağır neticeleri sıralar. Buna göre mağdurun kemik kırığı oluşturacak bir yaralanması, kalıcı fonksiyon kaybı veya konuşma zorluğu gibi durumlar taksirle yaralama cezasını artırır. Örneğin kaza sonucu mağdurun kolunda kırık oluşması veya yüzünde kalıcı iz kalması halinde, birinci fıkradaki cezanın yarı oranında artırılması gerekir. Daha ağır sonuçlar (mağdurun iyileşmesi mümkün olmayan bir hastalığa girmesi, organ kaybı veya gebe kadının çocuğunun düşmesi gibi) durumunda ise temel ceza bir kat artırılır. Bu artırımlar, taksirli yaralama suçunun netice derecesine göre cezayı yükseltir.
Taksirle yaralama suçu hukuken uzlaştırmaya tabi ve şikayete bağlıdır. Yani mağdur şikayet ederse dava açılır ve taraflar uzlaşma yoluna gidebilir. Ceza verildiğinde ise mağdur dilerse failden maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Özetle, taksirle yaralamada ceza miktarı mağdurun yaralanma derecesine, failin kusuruna ve varsa bilinçli taksire göre değişiklik gösterir.
Taksirle Öldürme Suçu ve Cezası
Taksirle öldürme suçu, kişinin ihmal veya kusurlu davranışı sonucu bir başkasının ölümüne neden olunması hâlidir. Failin öldürme amacı yoktur; ancak gereken özeni göstermeyerek öngörmediği bir ölüme sebep olmuştur. Kanun bu suçu TCK 85. maddede düzenlemiştir. Temel ceza taksirle ölüme sebep olma hâlinde iki yıldan altı yıla kadar hapis cezasıdır. Bu ceza, faillin bir kişinin ölümüne yol açtığı durum için öngörülmüştür. Birden fazla kişinin ölümü veya ölümle birlikte başka kişinin yaralanması durumunda suç nitelikli hâle geçer; böyle bir hâlde ceza iki yıldan onbeş yıla kadar çıkartılır. Yani taksirli ölümlerde birden fazla ölüm veya yaralanma söz konusu olduğunda mahkeme üst sınırı artırabilir.
Bilinçli taksirin söz konusu olduğu taksirle öldürme suçlarında da ceza artırımı uygulanır. Ayrıca, failin sorumluğu hafifleten unsurlar değerlendirilir. Örneğin, işlenen taksirle öldürme suçunda verilecek ceza, alt sınırı iki yıldan aşağı düştüğünde mağdurun yakınlarına ödenen tazminat koşuluyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilebilir. Suçtan sonra failin pişmanlık göstermesi ve mağdur yakınlarına tazminat ödemesi HAGB’yi mümkün kılar. Taksirle öldürme suçu uzlaşma kapsamına girmez; soruşturma ve kovuşturması resen yapılır. Sonuç olarak taksirle öldürme cezası, failin kusur derecesine ve olayın niteliğine göre belirlenir.
Günlük Yaşamdan Örnek Senaryolar
Gündelik hayatta taksir örneği sıkça trafikte yaşanır. Örneğin Ali, kırmızı ışıkta durması gerekirken uygun mesafeyi ayarlayamayarak önündeki araca hızla çarpar. Bu kazada Mehmet yara alır; Ali kazayı isteyerek yapmamıştır, sonucunu öngörmeden dikkatsizce hareket etmiştir. Burada Ali’nin eylemi kasıt değil, taksir olarak nitelendirilir ve taksirle yaralama suçunu oluşturur. Eğer olayda Mehmet yaşamını yitirmiş olsaydı, aynı ihmal taksirle ölüme neden olma suçu kapsamında değerlendirilecekti. Bu senaryolar, günlük yaşamda hatalı manevra veya ihmallerin suça dönüşebileceğini gösterir.
Başka bir örnek olarak ev kazası senaryosunu ele alalım: Evde çocuklar oyuna dalmış, Temel yerde unutulan bir keskin bıçağa basar ve ayağı kesilir. Eğer bu kazanın nedeni temizlik yapılmaması veya çocuğa gerekli gözetimin sağlanmaması ise ev sahibi taksirle yaralama suçundan sorumlu olabilir. Yani suçun ortaya çıkması kasıtlı değil ihmalî olduğunda, örneğin bıçak uygun bir yerde durdurulmamışsa, failin suçtaki payı taksir olarak değerlendirilir. Sonuçta mağdur yaralanmışsa taksirle yaralama, ölüm olsaydı taksirle öldürme suçu oluşacaktı. Bu tip olaylar, ihmalin nasıl ceza doğurabileceğine somut örnek teşkil eder.
Ceza Miktarları, İndirim ve Artırma Sebepleri
Türkiye’de taksirli suçlarda verilecek ceza miktarları temel olarak yasada belirtilen aralıklardır. Örneğin taksirle yaralama için 3 ay-1 yıl, taksirle öldürme için 2-6 yıl gibi asgari ve azami sınırlar kanunda yer alır. Kanun ayrıca cezayı etkileyen ek hükümler de içerir. Bilinçli taksir hâlinde verilecek ceza %33 ile %50 arasında artırılabilir. Diğer yandan failin kusurunu azaltan özellikler de cezayı indirme nedeni olabilir. TCK’ya göre failin neticeyi aşırı derecede mağdur ettiği veya failin durumu ağırlaşıp ailesinin geçimini sağlayamaz hâle gelmesi gibi durumlarda ceza indirilebilir. Özetle, failin kusur derecesi ağırsa ceza üst sınıra yakın verilirken, hafifletici neden varsa indirim yapılabilir.
Ceza artırıcı sebepler arasında daha önceden benzer bir suçtan mahkum olma, birden fazla kişinin zarar görmesi veya suçun kamu görevine ait bir işlem sırasında gerçekleşmesi sayılabilir. Buna karşılık fail suçu itiraf eder, mağdurla uzlaşır veya pişmanlık gösterirse cezada indirim mümkündür. Örneğin taksirle yaralamada fail eyleminden sonra mağdura yardım eder veya hızlı bir şekilde zarar tazmini sağlarsa, ceza alt sınıra yakın verilebilir. Hakim takdir yetkisini kullanarak bu tür durumları ceza belirlemede gözetir; böylece her vaka, failin kusur ağırlığına göre özelleştirilmiş bir ceza alır.
| Suç Türü | TCK | Ceza Aralığı | Artırıcı Nitelik |
|---|---|---|---|
| Taksirle Yaralama | 89/1 | 3 ay – 1 yıl hapis veya adlî para | Basit yaralama; ağır sonuçlarda ceza %50 arttırılır |
| Taksirle Yaralama (Nitelikli) | 89/2-3 | Temel ceza artırılır | Kemik kırığı, organ işlev kaybı, kalıcı iz, erken doğum vb. (ceza %50-100 artar) |
| Taksirle Öldürme | 85/1 | 2 – 6 yıl hapis | Bir kişiyi ölümüne neden olma |
| Taksirle Öldürme (Nitelikli) | 85/2 | 2 – 15 yıl hapis | Birden fazla kişinin ölümü veya ölümle birlikte yaralanma |
Mahkeme Uygulamaları ve Yargıtay Kararlarından Örnekler
Mahkemeler ve Yargıtay, taksir suçlarında failin ihmal veya dikkatsizliğini ayrıntılı inceler. Özellikle trafik kazalarında hakimler, sürücünün hız ve yol koşuluna uygun hareket edip etmediğini, trafik kurallarını ihlal edip etmediğini değerlendirir. Örneğin yağmurlu havada aşırı hız yapan bir sürücünün kontrolü kaybederek yayaya çarpması olayında Yargıtay, bu durumu tam kusurlu taksir olarak nitelendirmiştir. Benzer şekilde iş kazalarında, işverenin veya çalışanın güvenlik önlemlerini ihmal etmesi sonucu meydana gelen ölümlerde de Yargıtay ağır kusur arar. Bu kararlar, failin iradesi dışındaki faktörlerden ziyade kendi ihmallerinin sonuçlara etkisini ortaya koyar.
Yargıtay uygulamasında cezayı etkileyen ek unsurlar da ele alınır. Örneğin failin olay sonrası mağdura yardım etmesi veya pişmanlık göstermesi cezada indirim sebebi sayılabilir. Olaya suça konu olan alkol veya uyuşturucu etkisi eklenirse, bu durum cezayı artırabilir. Genel olarak mahkeme, olayın tüm koşullarını gözeterek, failin kasıtlı mı yoksa ihmalî bir davranışla suçu işleyip işlemediğini tespit eder. Böylece her vaka, failin davranış biçimi ve sonuçları açısından ayrı ayrı değerlendirilerek adalet gözetilir.
Taksirin Adli Sicile Etkisi
Bir taksir suçu nedeniyle hüküm kurulması hâlinde verilen mahkûmiyet, kişinin adli sicil kaydına işler. Yani taksirle yaralama veya ölüme neden olmadan dolayı mahkumiyet alındığında bu kayıt sabıka kaydında görünür. Bu durum, failin ileride başka bir suç işlemesi hâlinde ceza artırımı veya bazı mesleklere başvurularında olumsuz etki yaratabilir. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) veya cezanın ertelenmesi kararı verilmişse adli sicilde mahkûmiyet kaydı oluşmaz; fail bu durumda ceza almamış sayılır.
Adli sicildeki kaydın silinmesi (temize çıkması) ise belirli süreler sonunda gerçekleşir. Hafif taksir suçlarından verilen mahkûmiyet kayıtları nispeten kısa süre içinde silinebilir. Daha ağır neticeli taksir suçlarından mahkumiyetler ise daha uzun süre adli sicilde kalabilir. Sicilin temizlenmesi, ilgili mahkumiyet kaydının tamamen ortadan kalkması demektir ve failin geçmişteki taksir suçunun artık sicilini etkilememesi anlamına gelir. Böylece kişi zamanla topluma yeniden kazandırılır ve ileriki yaşantısında sabıka kaydıyla ilgili sınırlamalardan kurtulur.
Taksir suçu nedir?
Taksir suçu, failin dikkatsizliği veya ihmalinden kaynaklanan, sonucu önceden öngörmediği bir suç hâlidir. Fail, bir suçu kasıtlı olarak gerçekleştirmez; yaptığı eylem sonucunda öngörmediği bir zarar meydana gelir. Örneğin trafik kazası veya ev kazası gibi olaylarda failin dikkatsizliği taksir suçu oluşturur.
Kasıt ile taksir arasındaki fark nedir?
Kasıtta fail, sonuç doğuracağını bilerek ve isteyerek hareket eder. Olayın sonuçlanmasını ister veya önceden kesinlikle öngörür. Taksirde ise fail sonucu bilmez veya umursamaz; sonucu öngörmediği için ihmalci davranır. Kısacası kasıtlı suçlarda netice kasıtlı, taksirli suçlarda netice ihmalîdir.
Bilinçli taksir ne demektir?
Bilinçli taksir, failin sonucu önceden öngördüğü hâlde gerekli özeni göstermeyerek suçu işlemesidir. Kişi “bu eylemden zarar çıkabilir” der fakat tedbir almaz. Yasal olarak bilinçli taksir, failin sonucu önceden tahmin ettiği ancak istemediği durumdur ve bu hâlde ceza artırımına tabidir.
Taksirle yaralama suçunun cezası nedir?
Taksirle yaralama suçunun basit hâlinde ceza üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır. Mağdurun durumuna göre (örneğin kemik kırığı veya kalıcı hasar varsa) ceza %50 artırılır. Suç bilinçli taksirle işlenmişse temel ceza %33 ile %50 oranında yükseltilir. Bu suç uzlaştırma kapsamındadır ve mağdurun şikayeti üzerine soruşturulur.
Taksirle öldürme suçunun cezası nedir?
Bir kişinin taksirle ölümüne neden olma hâlinde verilecek ceza iki yıldan altı yıla kadar hapis cezasıdır. Birden fazla kişinin ölümü veya ölüme ek olarak birinin yaralanması söz konusu ise ceza iki yıldan onbeş yıla kadar artırılır. Bilinçli taksir durumunda da ceza artırımı uygulanır. Eğer kişi ilk kez taksirle ölüme sebep olduysa ve ceza iki yılı aşmıyorsa, mağdurun yakınlarına tazminat ödendiğinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkün olabilir.
Taksirli suçtan mahkûmiyet adli sicile işler mi?
Evet, taksirle işlenen bir suçtan mahkûmiyet alındığında bu hüküm adli sicile işlenir. Yani mahkûmiyet kaydı adli sicilde yer alır. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın ertelenmesi kararlarında sicile mahkûmiyet kaydı düşmez. Adli sicildeki kayıt, failin gelecekteki suçlarda ceza alırken dikkat edilen bir unsur olabilir.